Ramazanın Ruhunu Anlamak

Ramazanın Ruhunu Anlamak

Her sene olduğu gibi bu sene de ramazan ayı bize kulluğumuzu, hatta insanlığımızı hatırlatmak için geliyor.

Gülümser Arslan

Günlük meşguliyetlerin bizi oradan oraya savurduğu, odağımızın hep maddeye yöneldiği bir hayat yaşıyoruz çoğumuz. Madde bu kadar önem kazanınca mânâ giderek önem kaybetti günümüzde. İnsanın gözü doymayınca gönlü de aç kaldı ve sonuç olarak mutsuzluk denilen bir sorun tüm toplumları sardı. Bu mutsuzluktan toplumun temel taşı olan aileler de nasibini alır oldu.

İnsan maddeyle sınırlı bir varlık değil ki, onunla tatmin olsun. İnsan ruh ve bedenden müteşekkildir. Bu nedenle bedenin maddeye, ruhun ise manaya ihtiyacı vardır. Birinden birini ihmal etmek insanı hasta eder, sorunlu kılar.  Kulluk, bu iki olgunun birleşimiyle yaşanır. Bu iki olgunun dengeli beslenmesiyle insan huzur ve mutluluğu bulur.

MADDEDEN MANAYA YOLCULUK

Modern hayat insana mevcutla yetinmemeye ve sürekli var olandan daha fazlasını aramaya teşvik eder. Hayatlar bu nedenle giderek daha hızlı yaşanır. Biz Müslümanlar da bu rüzgâra kapılırız. Neyse ki, ramazan ayı gelir bizi yavaşlatır. Her sene aynı iştiyakla evlerimize girer, bizi yeniden kul olmaya, gözümüzü maddeden alıp manaya çevirmeye, değerlerimize sahip çıkmaya davet eder.

KULLUĞA ÇAĞRI

Ramazan bizi yeniden asli hedefimize yani kulluğa çağırır. Bu anlamda ramazan paha biçilmez nimet ve fırsat ayıdır. Bir taraftan Müslüman’a ulvi hedeflerini hatırlatırken diğer taraftan da on bir ay boyunca yaptığı kusurları telafi etme imkânı sunar. Allah bu ayda kuluna bire bin sevap verir. Mağfiret kapılarını sonuna kadar açar.

RAMAZANIN RUHUNU ANLAMAK

Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi de ramazan ayının içine gizlenmiştir. Böyle önemli bir ay için madden ciddi hazırlıklar, görsel sunum ve programlar yapılması tek başına ramazanın gerçek ruhunu yakalamamıza yetmez. Nitekim yetmedi de bugüne kadar. Aksi hâlde her sene “Ah nerede o eski ramazanlar?” sorusu meşgul etmezdi zihinlerimizi. Ramazanda aradığımız şey onun kaybettiğimiz ruhudur. Bir nebze o ruhu yakalayabilmek, manevi anlamda doyuma ulaşabilmemiz için şarttır. Bu minvalde şu tavsiyelere ailecek uymakta fayda vardır:

  1. Nasuh bir tövbe ile başlamak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Tövbe eski günah ve kusurların silinmesine vesile olurken, temizlenen kalp dünyamızda salih amel ve ibadetlere yer açılır.
  2. “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır.” buyuruyor Resûlullah. Buna göre ramazan ayını sünnete uygun yaşamaya ruhen ve kalben niyet etmek, Müslüman’a her halükârda kazandırıyor. Fiilen uygulanmasa dahi amel niyete göre değerlendiriliyor.
  3. Usul olmadan vusul olmaz. Niyet bir hedefe ulaşmak ise o hedefe ulaşmanın yöntemini bilmek gerekir. Yani ramazan ayı girmeden fıkhını öğrenmek anlamına gelir.
  4. Çocuklarımız ile ramazan ayını gündemimize almalı, önem ve değeri hakkında sohbetler etmeli ve imkânımız nisbetinde ramazana özel eğitim programı oluşturulmalı. Az da olsa sürekli olan işin kıymetli ve etkili olduğunu bilmeli ve oluşturulan programa da sadık kalınmalı.
  5. Zamanı doğru değerlendirmek, fayda vermeyen işlerden uzak durmak, yeni ve güzel alışkanlıklar edinmek için ramazan ayı büyük bir fırsattır. Örneğin bir sünneti ihya etmek, okuma alışkanlığı edinmek, yeni ezberler yapmak gibi birçok alışkanlığı bu vesileyle hayatımıza adapte edebiliriz.
  6. Ramazan ayı oruç ve ibadet ayı olduğuna göre bu ayı iftar telaşına kurban etmemek de bir diğer önemli husustur.
  7. Tüm aylarda olduğu gibi ramazan ayında da tefekkürü elden bırakmamak gerekir. Geçmişi muhasebe etmek, kendimizi sorgulamak Allah’a sunacağımız kulluğun kalitesini arttırmamıza vesile olacaktır.
  8. Son olarak unutmayalım ki, bütün bu süreçlere ev halkını dahil edersek, onlara hem güzel bir örnek olur hem de daha şuurlu nesiller yetiştirme emelimizin hakkını vermiş oluruz.

Allah hepimizi ramazanın ruhunu anlayan kullarından eylesin.