7 Ekim’den beri İsrail-Filistin bölgesinde yaşanan kanlı saldırılara şahit oluyoruz. Şiddetin boyutu, hem İsrail hem de Filistin’de binlerce masum insanın bombalar altında can vermesi, her vicdan sahibi insanın yüreğini yaralıyor. Dünyanın dört bir yanında Yahudi, Müslüman, Hristiyan birçok millete mensup insanlar acil ateşkes çağrısında bulunuyor.
Avrupa’daki atmosfere baktığımızda ise adı “Chamas” olan dükkân tebalasındaki “C”ye denk gelen ışığın yanmaması nedeniyle esnafın dükkanının kapatılma noktasına gelmesinden, “Selamun aleykum” diyen Müslüman kadının “risk” gerekçesiyle gözaltına alınmasına, okullarda yaşanan çeşitli ayrımcı gelişmelere kadar insanlar âdeta derin bir gözetim altında.
Özellikle Almanya’da Müslüman kuruluşlar ise tabiri caizse ilk günden beri “günah keçisi” olarak konumlandırılıyor. Almanya’da Müslümanlar hiçbir dönemde hiçbir zaman şiddeti teşvik ve tahrik etmemiştir, kesinlikle onaylamamıştır. Çok küçük çaplı bazı uygunsuz girişimleri tüm Müslümanlara mal ederek olup bitenin faturası âdeta Müslümanlara ve İslami cemaatlere kesilmeye çalışılmaktadır.
Bir yandan İsrail’e yönelik saldırılardan dolayı tüm Gazze halkına topluca bir bedel ödetilirken, diğer yandan da Avrupa’da bilhassa siyasette tüm Müslümanlara yönelik acımasız bir dil ve tutum hâkim. Gazze’de, Filistin’de ailesi bulunan Müslümanlar acısını, endişelerini dile getirmekten korkar durumda.
Yapılabilecek en sıradan; barış, adalet, hakkaniyet, insan haklarına, uluslararası hukuka uyma çağrıları, “antisemitist”, “Yahudi düşmanı”, “İsrail düşmanı” gibi yaftalara maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Oysaki yanlışa yanlış diyebilmek, zulme dur diyebilmek erdemli toplumlardan beklenen bir tavırdır.
İslam inancında dini, dili, ırkı, kökeni ne olursa olsun insan hayatının değeri çok açık ve nettir: Masum birini öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir ve kim, birisini kurtarır, diriltirse o da bütün insanları kurtarmış gibidir.
Kelime anlamı olarak bile barış manasına gelen bir dinin mensupları olarak; topyekûn bir hâlde savaş, kin ve nefretin destekleyicileri gibi bir algı ortamı oluşturulmaya çalışılmasına hayır diyoruz. Zulüm, terör kimden gelirse gelsin, kime karşı olursa olsun hayır diyoruz. Akan kan ve gözyaşı dursun, masum insanlar ölmesin diyoruz. Irkçılık ister Müslüman’a, İster Yahudi’ye, ister Hristiyan’a kime karşı olursa olsun hayır diyoruz.
Defaatle yaptığımız barışa davet, aklıselime davet çağrılarının görmezden gelinmesine hayır diyoruz. IGMG olarak bulunduğumuz toplumun barış ve huzuruna katkıdan başka bir amacımız olmadığını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
