YAZARLAR
Kusur Araştırma
İslam bütün canlı varlıkların haklarını ayrıntılı bir şekilde tespit ve tarif etmiş bu hakların sınırlarını belirledikten sonra her hak sahibine hakkının verilmesini emretmiştir. Sosyal konumu, dili, dini, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun insanların hakları İslam’da korunmuştur. Hak ihlali anlamına gelebilecek söz ve eylemler de yasaklamıştır. Bu hakların başında ise kişiliğin dokunulmazlığı ilkesi gelmektedir.
Bir insanın gıyabında onun kişiliğiyle ilgili maddi, manevi, bedeni, ahlaki kusurlarından söz edilmesi veya eşi, çocukları, anne babası, diğer yakınlarının kusurlarından alay, istihza, rencide edecek şeklinde bahsedilmesi gıybet sayılmıştır. Bu davranışlar ima işaret taklit yoluyla bile olsa gıybettir.[1]
Bir kimsenin kusurlarını araştırma (tecessüs) ve hakkında gıybette bulunma ölü din kardeşinin etini yeme olarak nitelenmiş[2] ve bu davranışın iğrençliği vurgulanarak yasaklanmıştır. Bu nedenle ölü eti yenilmesi gibi gıybet etmenin de haram olduğuna hükmedilmiştir. Bu söz ve davranışların gerçek olup olmaması onun gıybet olma hükmünü değiştirmez. Nitekim Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde bir kişiyi kendisinde bulunan kusurları nedeniyle anmak gıybet, kendisinde bulunmayan bir kusuru ona nispet ederek anmak ise bühtandır (iftira) diye buyurmuştur.[3]
Bu nedenle rızası dışında bir kimsenin kusuru, bir mecliste veya bir başkasının yanında konuşulması haram olduğu gibi dinlenilmesi de haramdır. Eğer bir zarar doğurma durumu yoksa, gıybet eden kimseye sözlü veya fiili olarak engel olunması gerekir. Aksi hâlde bu durum insanın onurunun zedelenmesine güven ve itimatın sarsılmasına ve toplumsal dargınlık ve düşmanlıkların doğmasına neden olur. Şayet buna imkân yoksa En’âm suresinin 68’inci ayetinin gereğince gıybet edilen meclis terk edilmelidir. Şayet buna da imkân bulunamıyorsa o takdirde kalbi hoşnutsuzluk ifadesi olarak kişi başka şeylerle meşgul olmaya çalışmalıdır.
Bunun dışında gıybeti yapılan kişi ile helalleşmeli ve bu durum ahirete bırakılmamalıdır.
Sonuç olarak insanların özel hallerini araştırmak, bunları başkalarının yanında konuşmak, konuşulanlara kulak vermek ve buna engel olmamak kul hakkı ihlalidir. Hak sahibi ile dünyada helalleşilmeli, buna imkân yoksa samimi bir tövbeden sonra hak sahibine dua edilmeli ve onun namına hayır hasenatta bulunulmalıdır.
[1] Gazzâlî, ihya III, 143-145.
[2] Hucurât suresi, 49:12.
[3] Müslim Birr.