Avrupa’da Müslümanların başörtüsü yasakları ile imtihanı bitmiyor. Daha önce şirketlerin gerekli gördüğü takdirde çalışanlarına başörtüsünü yasaklayabileceğine hükmeden Avrupa Birliği Adalet Divanı, şimdi de üye ülkelerde kamu idarelerinin çalışanlara başörtüsü yasağı getirebileceğine hükmetti.
Yukarı Avusturya Eyalet Başbakan Yardımcısı Haimbuchner, bu durumdan fırsat bilerek eyaletteki devlet daireleri ile okullarda başörtüsünün nasıl yasaklanabileceğinin tespiti için hukuki bir araştırma talimatı verdi bile.
Hollanda’da Aşırı Sağın Zaferi
Uzun zamandır vurguladığımız aşırı sağcı, ırkçı eğilimlerin Avrupa’da yükselişe geçmesinin en bariz örneğini geçtiğimiz haftalarda yapılan Hollanda seçimleri oldu. Hollanda’da aşırı sağın temsilcisi diyebileceğimiz PVV Partisi ve lideri Wilders sandıktan birinci parti olarak çıktı. Kur’an’ın yasaklanması, camilerin kapatılması, başörtülülerin yıllık bin Euro ödemesi karşılığında başörtü takma izni alabilmesi gibi vaatleri bulunan parti ve liderinin birincilikle seçim yarışını tamamlaması, ülkede ırkçılığın geldiği boyutu göstermesi bakımından endişe vericidir. Wilders başbakan olabilir mi, olamaz mı bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Lakin Anayasa ile garanti altına alınmış olmasına rağmen – Müslümanlara yönelik böylesi yasakların seçim vaadi olarak ardı ardına sıralandığı bir ülkede Müslümanları zor bir dönemin beklediği aşikar. Temennimiz söz konusu bu yasakların parti programında yazılmaktan ibaret olarak kalması uygulamaya yönelik adımlar atılmamasıdır.
İsveç’te ise aşırı sağcı bir politikacı İsveç’teki mevcut camilerin yıkılmasını ve yeni camilerin açılmasının da yasaklanmasını istedi.
Başöstüsü yasaklarından tutun da camilere yönelik ithamlara değin Müslümanlar birçok alanda Avrupa’da yasakların öznesi hâline getiriliyor. Müslümanlar ve devletler birbirlerine karşı iletişim kanallarını açık tutmak zorundadır.
Gündem Müslümanlar ve Yahudiler Avrupa Adalet Divanı’nın İşyerinde Başörtüsü Yasağını Onaylayan Kararını Eleştirdi Bir Garip Alman İslam Koferansı
Öte yandan Almanya’da 21-22 Kasım’da Almanya İçişleri Bakanlığı, Yahudi ve İslam düşmanlığının ele alındığı Alman İslam Koferansı’nı (DIK) topladı.
Konferansta Müslüman cemaatlerin temsilcilerine söz hakkı verilmedi, Müslümanlar sadece izleyici olarak katıldı. Bu durum adı “İslam Konferansı”olan bir konferansta Müslümanlara söz hakkı verilmemesi, konferansın sadece tebliğcilerin fikirlerinin Müslümanlara iletildiği bir platforma dönüşmesi DIK’in kuruluş amacına ne kadar hizmet eder?”, “Böylesine hassas günlerde bu platformların çok daha etkin ve işlevsel şekilde kullanılması ülkeye daha fazla katkıda bulunmaz mı?” sorularını da beraberinde getiriyor.
Kumanyalarımızı İhmal Etmeyelim
Avrupa’da bunlar yaşanırken son dönemlerde Gazze başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde masumların kanı akmaya devam ediyor. Müslümanlar olarak her birimiz gerek Gazze gerekse dini, milliyeti ne olursa olun dünyanın diğer savaş bölgelerindeki masumlar için dualarımıza devam edelim, teheccüdlerde Allah’ın yardımını isteyelim. Bu manevi desteklerimizin yanı sıra önceliğin savaşlardan etkilenmiş mazlumlara verileceği Kumanya Kampanyası’na da maddi desteklerimizi esirgemeyelim.
