Hicivli Komedya Ustası: Molière
Hicivli komedya ustası, oyun yazarı, kumpanya patronu, yönetmen ve oyuncu Moliére, Fransız tiyatro komedya sanatına katkılarından dolayı tüm dünyaya nam salmış bir muammadır.
- HAYAT
- 27 Eylül 2024
Betül Mis Karaoğlan
Jean-Baptiste Poquelin veya bilinen ismiyle Molière yaşamı hakkında pek az bilgiye sahip olduğumuz oyunculardan biridir ve bu yüzden metinlerini sadece yaşadığı zaman ve toplumun bir yansıması olarak değil, aynı zamanda otobiyografik bir izdüşümü olarak da okuyabiliriz. Shakespeare’de olduğu gibi, Molière’den de hiçbir el yazması, mektup ya da günlük günümüze ulaşmamıştır.
15 Ocak 1622 tarihinde Fransa Paris’te 15 Ocak’ta vaftiz edilen Moliére’nin, kısa süre önce de doğduğu bilinir. Paris’in en iyi okullarından ve Hristiyan tarikati Cizvit’lerin idaresinde olan Collège de Clermont’da öğrenim gördü.
Kral Ludwig XIII. döneminde doğan ilk oğulları Moliére adına anne-babası Jean-Baptiste ve Marie Poquelin’in büyük planları vardı: Babası gibi “Tapisseur du Roi” yani kraliyet iç mimarı olarak kraliyet hizmetine girecekti. Ancak ne duvar kâğıtları, halılar, renkler ve yünler, ne de babasının Orléans’ta finanse ettiği pahalı hukuk diploması onun için yeterince ilgi çekici değildi.
BURJUVA HAYATINA KARŞI KOMEDİYİ TERCİH
1643 yılında aktris Madeleine Béjart ile birlikte Illustre Théâtre adı altında bir gezici tiyatro topluluğu kurar ve Lyon, Toulouse, Avignon, Grenoble, Rouen, Nimes, Montpellier, Pézensas şehirlerinde şahsına münhasir bir oyun üslubu geliştirmeye başlar. Oyunlarında Paris panayır sahnesi ve İtalyan Comedia del Arte’sinden temalar işler. Acı hicivleri sadece burjuvaziyi hedef almaz: Aristokrasi ve din adamları da onun keskin gözlem gücünden muaf değildir.
Sahne adı olarak Fransa’da bir köy ismi olan Moliére’i tercih etti. Geçmişte komedyenler ailelerini töhmet altında bırakmamak için sık sık takma adlar kullanırlardı nitekim o dönemde Katolik Kilisesi kendince “dejenere” olarak gördüğü oyuncuları aforoz ediyordu. Yaşadığı dönemdeki düşünce kalıplarına uymadığından sıklıkla menfi tepkilere neden olsa da eserleri bugü hâlâ tiyatro tutkunlarının ilgisini celp etmektedir. Shakespeare’den sonra bugün hâlâ dünyada en sık sahnelenen oyun yazarıdır. Çünkü eserlerinde insanların zaaf ve kötü alışkanlıklarıyla dalga geçer. Bu insani hasletler o zamandan beri de pek değişmediler.
Bir süre sonra borca giren bu tiyatro grubunun lideri olması hasebiyle Moliére hapse atılır, fakat 24 saat sonra kimliği belirsiz biri tarafından kefareti ödenir ve serbest kalır.
MOLİÈRE ve TİYATRO
24 Ekim 1658’de Molière’in tiyatro topluluğu, tiyatro ve bale meraklısı Güneş Kralı 14. Louis’nin sarayında gösteri yapmak üzere davet edildi ve oradaki başarıları onlara şehir sarayı “Petit Bourbon” ve ardından “Palais Royal” tiyatrolarına giriş sağladı. Fransa kralı tarafından 1662 senesinde Moliére’e yıllık 1.000 livre maaş bağlandı. Büyük çıkışını 1959’da yazdığı “Les précieuses ridicules” (Dudukuşlar) adlı komedisiyle yaptı. Bu eser sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki köylü genç kız ve onların abartılı özgürleşme girişimleri üzerine bir hicivdir.
Bir sonraki başarısı1662’de özgürleşmeyi ve genç kadınların aşk evliliği hakkını savunduğu “Kadınlar Mektebi” (L’Ecole des Femmes) adlı manzum komediydi. O zamanlar seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Tesadüf mü değil mi bilinmez, o zamanlar 40 yaşında olan Molière’in büyük aşkı, eski dostu Madeleine’in kız kardeşi olan 19 yaşındaki Armande Béjart ile o yılın başında evlenmiş olması bu durumu daha da ilginç hale getiriyordu. Hatta Molière’in kendisinin Armande’nin babası olduğu dedikodusu şehirde dillere pelesenk olmuştu.
1664 yılında danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atan, dindar görünüşlü ama gerçekte otoriter, açgözlü ve şehvet düşkünü bir sahtekârın serüvenini anlatan “Le Tartuffe” (İkiyüzlü) adlı manzum komedinin ilk versiyonunu sahneledi. Bu oyun kiliseden aldığı tepkilerden ötürü sarayda büyük bir kargaşaya neden oldu ve kilisenin baskısıyla yasaklandı. Güneş Kralı oyunu yasaklansa da, Molière’in yıllık emekli maaşını 6.000 livre gibi etkileyici bir rakama yükseltti ve oyuncularını kraliyet kumpanyasına atadı. Bu oyun 1669’da Moliére tarafından tashih edilerek yeniden oynanma olanağı buldu.
Bir diğer eseri Paris salonlarındaki ve kraliyet sarayındaki ikiyüzlü kibarlık ve sahtekâr dalkavukluk üzerine bir hiciv olan ve çapkın bir genç kadın tarafından hayal kırıklığına uğratılan yaşlı, sevgi dolu bir adamı anlatan “Le Misanthrope” 1666’da prömiyerini yaptı. Biyografi yazarları burada otobiyografik referanslar görürler.
Moliére Tartuffe’ün yasaklanmasına karşın, daha da kışkırtıcı bir oyun olan “Dom Juan”ı sahneye koyar Bu eserde Moliére arsitokratları hiçbir borç, yükümlülük ve de Tanrı tanımayan, ama herkesin kendisine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini de istemekten geri kalmayan bir tipleme olarak resmeder. Uşağı Sganarelle ise gerçekçiliği, dindarlığı ve ürkekliğiyle her bakımdan aristokrat efendisinin tersidir.
ROL MÜ, GERÇEK Mİ?
Molière ölümüne kadar, çoğunda başrol oynadığı otuz oyun yazdı ve yönetti. Molière, oyunları yazan, yöneten ve başrolleri oynayan çok yönlü bir yetenekti. Son oyunlarından biri olan “Le malade imaginaire (Hastalık Hastası)”ta zengin hastaların tıbba olan naif inancını ve hepsinden önemlisi, kendilerinden hiç şüphe duymayan ve sağlığı pek iyi olmayan Molière’in sık sık kendisinin de acı çektiği doktorların beceriksizliğini ele alır. Son rolü gerçek bir hasta adam rolü olacaktı: 17 Şubat 1673’teki dördüncü sahnesi sırasında sahnede fenalaşıp yere düştü. Verem hastası olan yazar kanlı öksürük krizini atlattıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen rolünü tamamladı. Oyundan birkaç saat sonra evinde yeniden fenalaşan yazar, bu ikinci krizi atlatamayarak 51 yaşında hayatını kaybetti.
MOLİÈRE’İN DİLİ
Fransa’nın en geleneksel tiyatrosu olan isimleri La Comédie-Française aynı zamanda La Maison de Moliére, yani Molière’in Evi olarak da bilinmektedir ve ölümünden 7 yıl sonra kurulur. Fransa’da Molière ulusal bir kahraman sayılır. Bu büyük sanatçının onuruna, Molière’in dili (“langue de Molière”) terimi 18. yüzyıldan beri Fransızca ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Ancak Molière’in ironi ve mizah yoluyla insanları aydınlatma amacı ona pek çok düşman da kazandırdı. Molière bir aktör olarak kiliseden aforoz edildiği için cesedinin toplu bir mezara gömülmesi gerekiyordu. Kralın yardımıyla Molière’in naaşı 21 Şubat’ta tören yapılmadan Saint-Joseph mezarlığında karanlıkta gizlice gömüldü. Kalıntılar 1817 yılında, 1804 yılında kurulan ünlü Père Lachaise mezarlığına taşındı.
Moliére’in çok sayıda yapıtı Türkçeye çevrilmiş, birçok yapıtı da 1870’lerde uyarlanarak sahnelenmiştir. Moliére’nin, 29 eserinden 16’sını Türkçeye tercüme veya adapte eden Ahmet Vefik Paşa, özellikle adapte eserlerinde büyük başarı kazanır. Yabancı hayatına ait olan olayların, Türk yaşayış ve geleneklerine uydurulması, isim ve karakterlerin büyük ustalıkla yerlileştirilmesi ve Türkçeleştirilmesi mütercimin Türk toplum yapısına derinden nüfuz edebilme kabiliyetini ortaya koymuştur. Adaptelerindeki başarısından dolayı Vefik Paşa “Türkçenin Moliére’i” olarak anılır.
Quelle: https://www.fr.de/kultur/literatur/400-jahre-Moliére-der-wohl-aktuellste-klassiker-ueberhaupt-zr-91241332.html
https://www.br.de/radio/bayern2/sendungen/radiowissen/deutsch-und-literatur/Moliére-thema100.html
https://www.swr.de/swr2/buehne/vor-350-jahren-starb-Moliére-100.html
https://www.ndr.de/kultur/buehne/Moliére-Draufgaenger-Menschenkenner-und-zeitloser-Komoediant,Moliére124.html
https://www.fikriyat.com/galeri/biyografi/turkcenin-Moliérei-ve-devlet-adami-ahmet-vefik-pasa/18
https://www.yeniakit.com.tr/haber/Moliére-googlea-doodle-oldu-molière-kimdir-606920.html
https://www.br.de/radio/bayern2/sendungen/radiowissen/deutsch-und-literatur/Moliére-thema100.html