YAZARLAR
Avrupa’da Irkçılık ve Ayrımcılık
Geniş kapsamlı ve katılımlı yapılan araştırmaları toplumun gerçeklerini sayılara dökmesi bakımından oldukça değerli görüyorum. Bu kapsamlı araştırmalardan biri de 23 Ekim’de yayınlanan “Avrupa Birliği’nde Müslüman Olma: Müslümanların Tecrübeleri” başlıklı Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA) raporu. Verilere göre anketin yapıldığı 13 AB ülkesinde Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık 2016’dan 2022’ye kadar önemli ölçüde artmış. AB’de neredeyse her iki Müslüman’dan biri (yüzde 47) günlük yaşamlarında bu tür zorluklarla karşılaştığı ifade ediyor. 2016 yılında bu oran yüzde 39.
MÜSLÜMANLARA YÖNELİK IRKÇILIK VE AYRIMCILIK
En yüksek oran sıralaması ise Avusturya (%71), Almanya (%68) ve Finlandiya (%63). Müslümanlar en çok iş ararken (%39) veya iş yerinde (%35) ayrımcılıkla karşılaşıyor. Bu oranlar 2016’da %31 ve %23’tü. Konut ve eğitim alanları da ayrımcılığın en sık rastlandığı alanlar. Başörtülü/ dinî kıyafet giyen Müslüman genç kadınlar özellikle iş ararken ayrımcılığa uğruyor, %58. Irkçı taciz, ayrımcı profilleme, ve yoksulluk verileri de benzer şekilde iç karartıcı. Müslüman katılımcıların neredeyse üçte biri (%27) anketten önceki beş yıl içinde çoğu birden fazla kez olmak üzere ırkçı tacize uğramış. Ankete katılanların yarısına yakını (%49) polis tarafından durdurulduklarında, son durdurulmalarının ırk profillemesi nedeniyle olduğunu düşünüyor. Müslümanların okulu erken bırakma olasılığı genel AB nüfusuna göre yaklaşık üç kat daha fazla. Müslüman nüfus maddi olarak da dezavantajlı durumda, Müslüman katılımcıların üçte biri (%31) geçimlerini sağlamakta zorlandıklarını bildiriş. Müslümanların kalabalık konutlarda yaşama olasılıkları da %40’a karşı %17 ile diğerlerinden iki kat daha fazla.
AVUSTURYA’DA CAMİLERE SIKI KONTROL TALEBİ
19 Eylül-8 Ekim tarihleri arasında Unique research tarafından Avusturya’da gerçekleştirilen bir anket de kamuoyuyla paylaşıldı. Toplam 800 kişinin katıldığı anketin sonuçlarına göre, (FRA verilerine göre) Müslümanlara en çok ayrımcılığın olduğu Avusturya’da halkın yüzde 76’sı camilerin daha sıkı denetlenmesini istiyor ve yüzde 61’i Müslüman göçmen alımının azaltılması gerektiğini düşünüyor. Halkın yarısı başörtüsünü ayrımcılık sembolü olarak görüyor. Avusturyalıların yüzde 62’si İslam’ın diğer dinlere göre daha şiddet yanlısı olduğunu ifade ederken, yüzde 55’i Müslümanların diğer göçmen gruplarına göre entegrasyonunun daha zor olduğunu belirtiyor.
Unique research raporunun yansıttığı genel bakış açısı FRA raporu verileri ile örtüşüyor. Zira Müslümanlara karşı böyle bir bakış açısı olan toplumun geneline yayılmış olan bu düşüncelerin toplumsal yaşama yansımasının verilerini çok farklı da beklememek lazım.
FRA raporunun araştırmasının 7 Ekim 2023 tarihinden önceki süreçte yapıldığı ve bugün yapılmış olsa verilerin daha da endişe verici olacağını hatırlatmakta fayda var. Asıl soru şu; Avrupa’nın nispeten gerçeklerini yansıtan bu sayıların, 2016’den beri sürekli kötüleşen bu grafiğin gidişatını değiştirmek mümkün mü yoksa bu veriler tırmanmaya devam edecek mi?
AB bu verileri sadece tespit etmekle kalmamalı, ırkçılık, ayrımcılık ve “ötekine karşı nefret” hastalığı vücudu saran bir kangrene dönüşmeden, tedavi etmek için siyasetinden, medyasına kadar etkili adımları atmalı. Hem de daha da geç olmadan, bir an evvel.