Kur’an’ın Sünnete İhtiyacı -1

Kur’an’ın Sünnete İhtiyacı -1

Birkaç yazıda nasipse Kur’an-Sünnet ilişkisini ele alacağım. Ancak bu yazıda önce Hz. Peygamber’e olan sevgiden bahsedeceğim.

Mü’minlerin Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bağlılığı bir iman meselesidir ve bu gerçeklik, diğer insanlarla ilişkinin ötesinde güçlü duygusal bağı ifade eder. Bu sevgi bağı, son zamanlarda sekülerleşme ve rasyonalitenin de etkisi ile ümmete yön verme iddiasında olan bazı araştırmacılarca değersizleştirilmektedir. Özellikle Kur’an İslam’ı iddiasıyla Hz. Peygamberi sıradanlaştırmaya dönük bir tavır sezilmektedir. 

Mü’minler nezdinde Hz. Peygamber sıradan bir insan değildir. O, Allah’tan vahiy alan, Kur’an’ı yaşayarak, anlatarak ümmetine öğreten ve yaşantısı bütünüyle tespit edilerek yazıya geçmiş bir peygamberdir. 

Kur’ân-ı Kerîm, onun değersizleştirilmemesi konusunda ümmete işarette bulunur. Bu bağlamda onun önüne geçmemek, ona saygısızca seslenmemek, onun hakkında konuşurken, ondan bahsederken laubalilik yapmamak gerekir. (1)

HAYAT | 27 Nisan 2020 “Müslüman için Kur’an ve sünnet iki temel kaynaktır.”

Onu incitici tutum almak münafıklara yakışan bir davranıştır. (2) Allah Teâlâ kıyamete kadar kendi adı ile beraber onun adının zikredilmesini emrederek şanını yüceltmiştir. (3) Nitekim kelime-i şehadette, ezanda, namazda Allah’ın adı ile birlikte onun da ismi geçmekte, muhtelif ayetlerde adı zikredilmektedir. (4) İsmi anıldığında, salavat getirilmesi Kur’ân’ın emridir. Zira Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın ve meleklerin ona salat ettiklerini mü’minlerden de aynı şekilde ona salavat getirmelerini istemektedir. (5)

Hz. Peygamber (s.a.)’in eğitiminden geçmiş sahabenin ona sevgisi bize örnektir. Sahabeden Hubeyb b. Adi ile Zeyd b. Desine, müşriklerin eline düşüp idam kararı verildiğinde Peygambere olan bağlılıklarından vazgeçmeleri hâlinde affedilecekleri teklifini reddetmişler, darağacına çıkarıldıklarında da “Muhammed’in senin yerinde olmasını ister miydin?” sorusuna ikisi de “ben onun ayağına bir dikenin batmasına bile razı olmam” şeklinde cevap vermişler, bağlılıklarını canları ile ödeyerek şehadet şerbetini içmişlerdir. 

Bir gün peygamberimizin arkadaşlarından birisi kendisine gelir ve der ki: “Yâ Resûlallah! Biz bu dünyada koşup sana geliyoruz, oturup-kalkıyoruz, seninle huzur buluyoruz. Sen ahiret yurdunda yüce makamlarda olacaksın, seni orada göremeyiz diye bir üzüntümüz var?” Cevabı Yüce Yaratıcı verir:(6) “Kim Allah’a ve Resûl’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih insanlarla beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaştır!”(7)

En doğrusunu Allah bilir.

(1) Hucurât suresi, 49:1-3.

(2) Tevbe suresi, 9:61; Ahzâb suresi, 33:57.

(3) İnşirah suresi, 94:4.

(4) Ahzâb suresi, 33:40; Muhammed suresi, 47:2; Fetih suresi, 48:29.

(5) Ahzâb suresi, 33:56.

(6) Taberî, Câmi‘u’l-beyân, Kahire 1420/2000, VIII, 534.

(7) Nisâ’ suresi, 4:69.