Sen Postacı Değilsin!

@Shutterstock
Annenin söylediklerini eşine, eşinin söylediklerini de annene ileten bir haberci, bir aracı ya da bir postacı olmamalısın. Ama farkında olmadan tam da bunu mu yapıyorsun?
- AİLE
- 28 Şubat 2025
Yasemin Kumaş
Eşin bir şey söylüyor, annene taşıyorsun. Annen bir şey söylüyor, eşine iletiyorsun. Ve sonra şaşırıyorsun “Neden sürekli bir kriz var? Neden annem ve eşim anlaşamıyor? Neden evimde huzur yok?”
Çünkü bir aile kurarken “bağımsız bir birey” olman gerekirken, sen hâlâ bir “haber taşıyıcısı” olarak kalmışsın. Bir köprü olacağını sanıyorsun, ama farkında olmadan bir fitne çarkı kuruyorsun. Peki, bu durumun seni ve aileni nasıl etkilediğini hiç düşündün mü?
HAKEM DE DEĞİLSİN!
Postacı, mektubu açmadan, olduğu gibi sahibine iletir. Hakem ise iki tarafı dinler, kimin haklı olduğuna karar verir. Ama evlilik, bir haklılık mücadelesi değildir!
Resûlullah (s.a.v.), Veda Hutbesi’nde erkeklere şöyle seslenmiştir, “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz! Çünkü siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız.” Eşin, Allah’ın sana emanetidir. Annen de cennetin kapısıdır. İkisi arasında dengeyi kuramayan bir adam, yuvasında huzuru nasıl sağlayabilir? Bu yüzden:
- Aracı olma, köprü ol.
- Söylenen her şeyi olduğu gibi aktarma, önce filtrele.
- Sorunları çözmeye odaklan, büyütmeye değil.
YENİ AİLENİN REİSİ SENSİN
Kur’an’da Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor, “Onlar (kadınlar) sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz.” Elbise ne yapar? Örtü olur, korur, sarar, destek olur. Sen eşinin elbisesi misin yoksa onu açıkta bırakıp, annene şikâyet mi ediyorsun?
Eşinle kurduğun aile, senin birincil ailen oldu. Ama sen hâlâ annene bağımlıysan, iki dünya arasında sıkışıp kalırsın. Çünkü Kur’an’da “Eşler birbirine elbise olmalı” denirken, “Eşinizin her sözünü annenize taşıyın” diye bir ayet yok!
YUVANI KORUMALISIN!
Efendimiz (s.a.v.), “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır. Sizin en hayırlınız da eşlerine en hayırlı olanıdır.” buyurmuştur.
İyi bir eş, dışarıdan gelen sert rüzgârlara karşı yuvasını koruyan adamdır. Annesinin ya da eşinin her sözünü, karşı tarafa olduğu gibi götüren biri değil. Çünkü bazen kelimeler, niyetinden bağımsız olarak yaralar açar.
Peygamberimiz (s.a.v.)’nin aile hayatına baktığımızda, Efendimiz Resûlullah eşini annesine mi şikâyet ederdi? Peygamber Efendimiz (s.a.v.), eşleriyle bir mesele olduğunda, annesine mi giderdi? Yoksa bir yetişkin gibi meseleyi eşleriyle mi çözerdi?
KORUYUCU OL AMA KONTROLCÜ OLMA
Efendimiz, eşi Hz. Aişe’yi kıskandığında, ya da Hz. Hafsa ile bir tartışma yaşadığında, meseleyi başkalarına taşımazdı. Sorunları ev içinde çözerdi.
Hem eşin hem de annen kendi sınırlarını bilmeli. İkisinin de kendi alanlarını korumalarına yardımcı ol. Koruyucu ol ama kontrolcü olma. Bir gün Hz. Fatıma, Hz. Ali’ye bir konuda şikâyette bulunur. Hz. Ali de bunu doğrudan Resûlullah’a (s.a.v.) anlatmak yerine, meseleyi kendisi çözmeye çalışır.
Sorun çıktığında öncelikle her iki tarafı da dinlemelisin. Bir tarafın duygularını anlamadan, diğer tarafa aktardığında sorunu büyütürsün. Annen bir şey söylüyorsa, doğrudan eşinle konuşmasını teşvik et. Aynı şekilde, eşini de annenle doğrudan konuşmaya teşvik et. Böylelikle aralarındaki iletişimi desteklemiş olursun.
Bir gün taraf olman gerekirse hangi tarafı seçeceksin? Eşini seçmek, anneni bırakmak değildir! Anneni sevmek, eşine haksızlık yapmak değildir! Ama arada postacı olmak, herkese zarar verir! İnsanlar bazen, “Ya annem ya eşim” diye ikilemde kalır. Oysa İslam’da böyle bir zorlama yoktur. Annenin hakkı büyük ama eşin de Allah’ın sana emanet ettiği kişi. Birini seçmek zorunda değilsin, dengeyi sağlamak zorundasın.
SAĞLIKLI AYRIŞMA
Psikolog Murray Bowen’ın “Aile Sistemleri Teorisi” der ki: “Bir birey, çocukluk ailesiyle duygusal olarak sağlıklı bir şekilde ayrışamazsa, kendi ailesinde çatışma kaçınılmaz olur.” Yani eğer sen hâlâ annenin küçük oğlu olarak kalırsan, eşinin kocası olamazsın! Psikolojide buna “duygusal kesilme” (emotional cutoff) denir. Senin kendi aileni yönetebilmen için duygusal olarak bağımsız olman gerekir.
“GÖREVİN HUZUR VE ANLAYIŞI İNŞA ETMEK”
Mutlu bir evlilik istiyorsan, sınır koymayı öğren. Eğer huzurlu bir aile istiyorsan, yetişkin gibi davran. Eğer bir aile reisi olmak istiyorsan, postacılığı bırak! Senin görevin haber taşımak değil, aile içinde sevgi ve anlayışı inşa etmektir. Eşinle ve annenle sağlıklı sınırlar kurarak, onların arasında bir haberci değil, bir denge unsuru olmalısın.
Ve bir kez daha unutma! Sana düşen, tavırlarınla dengeyi sağlamak. Son sorum, “Bugünden itibaren, evliliğinde nasıl bir değişiklik yapmaya karar verdin?”
Ne dersin, ilk adımı atmaya hazır mısın?