YAZARLAR
Almanya’da Koalisyon Anlaşmasında Müslümanlar Yok Sayılıyor

Almanya’da yeni kurulan koalisyon hükûmeti, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıkladığı anlaşmada önemli önceliklerini sıraladı: Güçlü bir ekonomi, etkin bir savunma politikası ve güvenli bir göç yönetimi. Ancak, bu uzun metinde gözlerden kaçmayan bir eksiklik vardı: Almanya’da yaşayan yaklaşık beş milyon Müslüman’ın toplumsal gerçekliği. Forschungsgruppe Wahlen’in analizine göre, yapılan son genel seçimlerde Müslüman seçmenlerin, %29’u Sol Parti’yi, %12’si CDU’yu desteklemiş. Bu tabloya rağmen, yeni koalisyon protokolü Müslüman seçmenlerin demokratik katkılarını âdeta yok sayıyor.
Yeni anlaşmada, İslami dinî cemaatlerin desteklenmesi, Müslümanların bayramlarının tanınması, İslami dinî eğitim ya da giderek artan Müslüman karşıtı ırkçılık gibi günlük Müslüman yaşamına ilişkin hiçbir ifade yokken özellikle güvenlik politikası başlığında “İslamizm” tehdidine vurgu yapılıyor, çeşitli projelerle bu tehdide karşı önlemler alınacağı belirtiliyor. Terörizmin her türüyle mücadelenin gerekli olduğu tartışmasızdır. Ancak burada kullanılan dil ve oluşturulan algı, Almanya’daki milyonlarca Müslüman’ı terörle ilişkilendirme riskini de beraberinde getiriyor.
Müslümanlara yönelik bu suskunluk, başka alanlardaki aktif yaklaşımla çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Örneğin, antisemitizme karşı mücadelede kararlı adımlar atılıyor, Yahudi hayatının desteklenmesi devlet görevi olarak tanımlanıyor. Bu yaklaşım doğru ve gereklidir. Ancak aynı devletin, Müslüman vatandaşlarının da güvenliğini ve toplumsal katılımını aynı kararlılıkla savunması gerekmez mi?
Göç ve entegrasyon politikalarında da benzer bir dengesizlik söz konusu. Çifte vatandaşlık hakkı korunsa da iyi entegre olmuş göçmenlere yönelik hızlandırılmış vatandaşlık uygulaması kaldırılıyor. Bu durum, özellikle genç kuşak Müslümanlar arasında “İstenen ama istenmeyen vatandaşlar” algısını pekiştiriyor.
Nihayetinde Almanya’daki yeni koalisyon, güvenlik politikalarını merkeze alırken Müslüman vatandaşlarının haklı beklentilerine sırtını dönüyor. Katkı sunan, vergi ödeyen, oy kullanan milyonlarca Müslüman’ın sosyal hayattaki varlığı yok sayılıyor. Bu eksiklik, sadece Müslüman toplumlar için değil, Almanya’nın demokrasi anlayışı açısından da büyük bir kayıp anlamına geliyor.
Fransa’dan Filistin’i Tanıma Açıklaması
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin devletinin tanınmasına yeşil ışık yakarak, önümüzdeki aylarda bu yönde adım atabileceklerini belirtti. Macron, Fransa’nın İsrail’in güvenliğini desteklediğini ancak sivil kayıpların sona ermesi gerektiğini de dile getirerek, Gazze’deki geçiş noktalarının yardım ulaştırmak için açılmasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Bu yaklaşımlar, Gazze’deki insani krizin çözümüne dair uluslararası bir müdahale umudu doğuruyor. Ancak ABD’de ise farklı bir yaklaşım benimsiyor. ABD antisemitizmle mücadele gerekçesiyle imzaladığı bir kararnameyle, Filistin’e destek veren yabancı öğrencilerin sınır dışı edilmesine olanak tanıyan adımlar attı. Bu kapsamda, gözaltına alınan öğrencilerin sayısı da artıyor.
Papa’nın Vefatı
Katolik dünyasının dinî lideri Papa Franciscus vefat etti. Dindarlar arası iletişimi güçlendirmeye yönelik çabaları ve başta Gazze katliamı olmak üzere barışın tesisi için ortaya koyduğu kararlı tavırla kendisini daima saygıyla hatırlayacağız. Katolik cemaatine ve Hıristiyan dünyasına en içten taziyelerimizi sunuyor, başsağlığı diliyoruz.
Salzburg Kültür Fuarı
Avusturya Linz Bölgemizin Salzburg’da ilkini gerçekleştirdiği Kültür Fuarı bölge için oldukça güzel bir ortam oluşmasına vesile oldu. Bu özverili çalışmadan ötürü bölgemize ve emeği geçen tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.