YAZARLAR
Bir Anıt, Bir Vicdan: Srebrenitsa’dan Gazze’ye İnsanlığın İmtihanı

Viyana’da Srebrenitsa katliamının anısına Birleşmiş Milletler Meydanı’na “Srebrenitsa Çiçeği” adlı bir anıt inşa edilmesi planlanıyor. Avusturya’daki Bosna-Hersek dernekleri tarafından başlatılan bu anlamlı girişim, 1995’te Avrupa’nın orta yerinde işlenen bir soykırımın, Srebrenitsa’nın unutulmaması için yükselecek. Anıtta yer alacak on bir beyaz sütun ve çiçek kubbesi, 11 Temmuz 1995’i, yani Bosnalı Müslümanların topluca katledildiği o kara günü temsil edecek şekilde bir tasarım düşünülmüş. Beyaz yapraklar masumiyeti, yeşil kalp ise adalet umudunu simgeliyor. Bir anıt aslında sadece geçmişi hatırlatmaz; geleceğe verdiğimiz sözü de temsil eder. “Bir daha asla” diyenlerin, bu sözün arkasında durup durmadığını da sınar.
Bugün, 30 yıl sonra bu anıt yapılırken aklıma düşen sorular: Aynı şeyler şimdi başka bir coğrafyada, Gazze’de yaşanırken biz neler yapıyoruz? Srebrenitsa’dan ne kadar ders aldık?…
Gazze’de aylarca süren abluka, bombardıman ve sistematik yok etme politikaları artık bebek ölümlerine, açlık krizine ve toplu sivil katliamlarına dönüşmüş durumda. Tıpkı Srebrenitsa gibi, dünyanın gözü önünde, hatta bu sefer sosyal medya sayesinde çok daha hızlı ve açık bir şekilde yaşananlara tanıklık ediyoruz, bir halk adım adım yok ediliyor. Srebrenitsa’da mavi bereli askerler koruyamadı Bosnalıları; bugün insanlık olarak Gazze’yi koruyamıyoruz. Tıpki 30 yıl öncesi gibi yine aynı sessizlik, aynı çaresizlik ve belki de kimilerince aynı umursamazlık hâkim.
Anıtlar elbette önemlidir. Ama asıl olan, o anıtları yapmaya gerek kalmadan insanlığı kurtarmaktır. Srebrenitsa’nın anısını yaşatmak elbette bir görevdir. Ancak asıl görev, 30 yıl sonra Gazze için benzer anıtlar dikmek zorunda kalmamak için bugün harekete geçmektir. Mazlumun kimliği, dini, dili olmaz. İnsanlık vicdanı da seçici davranamaz.
Gazze için konuşmak, yazmak, harekete geçmek bugün hepimizin sorumluluğudur. Desmond Tutu der ki, “Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalırsan, zalimin tarafını seçmiş olursun.” Bugün Gazze’de olup bitenler insan aklının ve vicdanının kabul edebileceği bir durum değildir. Bugün konuya tarafsız kalmak suça göz yummaktır. Unutmayalım: Sessizlik, suç ortaklığıdır. Srebrenitsa’yı unutmayacağız. Ama bir daha yaşanmasın diye bugün Gazze için ses çıkarmadıkça, o unutmama sözü yarım kalır.
Artık sadece konuşmak, açıklama yapmak ya da “endişeliyiz” demek yetmiyor. Bugün yemek yardımı kuyruklarında insanlar öldürülüyorsa çocuklar yanarak can veriyorsa sözün bittiği yerdeyizdir. İnsanlık olarak kalıcı ve somut yaptırımlara ihtiyaç var. Uluslararası hukuk, evrensel değerler ve insan hakları adına Gazze’deki zulme karşı kararlı adımlar atılmak zorunda. Ekonomik, diplomatik ve siyasi baskılar; silah satışlarının acilen durdurulması, faillerin yargılanması gibi adımlar ertelenemez. Eğer bu zulmün bir parçası olmak istemiyorsak, sadece vicdani değil, aynı zamanda hukuki ve siyasi sorumluluğumuzu da yerine getirmeliyiz. Aksi hâlde inşa ettiğimiz her anıt, aynı zamanda ihmallerimizin, suskunluklarımızın da taşını taşıyacaktır ve her biri insanlığımızın utanç anıtları olacaktır.