İlim Yolcusunun Menzili Cennettir
Müslümana gelen ilk emir “Oku!”dur; bu, ilmin ve öğrenmenin İslam’daki önemini gösterir. İnsan, okudukça ve öğrendikçe Rabbinden yardım istemeli, ilminde derinleşmeyi O’ndan dilemelidir.
- HAYAT
- 16 Ekim 2025
Hatice Kaya
İlmin başı Rabbini bilmek, tanımaktır ve iman etmektir. Kişiyi imana götürmeyen bilgi noksandır. İlmin ziyadeleşmesi, kişinin imanının ziyadeleşmesidir, İman nuru kişide çoğaldıkça kulluk da ziyadeleşir ve kul haz duyarak ibadete sarılır.
İlim talebesi sevgi ve korku hislerini taşımalıdır. Sevgi hissi Allah’ın rızasını talep ederek mükâfat kazanmak isteyen, Allah’ın farz kıldıklarını eda etmek isteyende bulunur. Korku hissi ise O’nun emirlerini terk etmek ve yasaklarını ihmal etmek ve bundan dolayı Allah’ın azabına uğrayacağını düşünen kişilerde olur. İki hissiyat bir araya gelince ilmin ve zühdün hakikatine ulaştırır.
İlmin Fazileti Daha Hayırlıdır..
İlim öğrenmenin faziletine dair Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “İlmin fazileti ibadetin faziletinden daha hayırlıdır.”(Taberani) İbadetlerimizin kabul olması için önce ibadetlerimiz hakkında bilgimiz olması gerekmez mi? Bilmeden yapmak, bilinçsizce hareket etmek ubudiyete yakışır mı?
İbadetlerimizde Rabbimizin yüceliğini ve azametini hatırlamalı, O’na (c.c.) karşı kulluk görevimizi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmalı ve bu nedenle ibadetin nasıl yapılacağını öğrenmeliyiz.
Farzlarını, vaciplerini bilmeden kılınan namaz, rükûnlarını bilmeden yapılan hac, zekât verilmesi gereken malın miktarını bilmeden eksik vermek, kabule şayan olmaz elbette. İbadetin faziletine kavuşabilmek için ilim sahibi olmalı, bilinçli bir şekilde ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
İlim Her Müslümana Farzdır
İlim kişiye ibadetin ne kadar faziletli olduğu bilincini verir, kişi ilimden yoksun olarak ibadet ederse bu ibadet, ibadet olmaz. Bu nedenle ilim her Müslüman erkek ve kadına farzdır.
Bu zamanda ilme ulaşmak çok kolay olduğu gibi onu kaybetmekte çok kolaydır. Elimizden düşürmediğimiz telefonlarımızdan dünyanın öbür ucundaki ilim meclisine katılabiliyoruz. Yine teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, hafızaları boş ve faydasız görüntü ve bilgiye maruz bırakınca, ilim o kişiden hemen uzaklaşıyor.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in şu duası dilimizden hiç düşmemeli, “Ey Allah’ım! Faydasız ilimden sana sığınıyorum.” Peygamberimiz (s.a.v.), ilmin kıymetini ashabına şöyle bildirdi, “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.”
Kays bin Kesîr şöyle anlatır: “Dımaşk’ta bulunan Ebu’d-Derdâ Hazretleri’ne Medîne-i Münevvere’den bir zât geldi. Ebu’d-Derdâ: “Ey kardeşim, seni buralara kadar getiren nedir?” diye sordu.
Medîne’den gelen kimse şu cevâbı verdi: Bir hadîs-i şerîf. Bana ulaştığına göre sen o hadîsi Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den rivâyet ediyormuşsun. (İlk râvîden dinlemek için geldim.)”
“Herhangi bir ihtiyaç için gelmedin mi?!”
“–Hayır.”
“–Ticâret için de mi gelmedin?!”
“– Hayır.”
“– Sadece o bir tek hadîs-i şerîfi öğrenmek için geldin, öyle mi?! Ben Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu işitmiştim:
“Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah Teâlâ ona cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hattâ sudaki balıklar bile âlimlerin affedilmesi için Allâh’a yalvarırlar. Bir âlimin, sadece ibâdetle meşgul olan bir kimseye üstünlüğü, on dördüncü gecesinde ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin mîrasçılarıdır. Peygamberler, altın, gümüş değil, sadece ilmi mîras bırakmışlardır. İşte bu ilim mîrâsına konan kimse, çok büyük bir kısmete ermiş olur.” (Tirmizî, İlim, 19/2682)
Beşikten mezara kadar ilim taleb etmemizi, ilmin peşinden Çin’e kadar gidilebileceğini bizlere öğütleyen sevgili Peygamberimize selam olsun..
Ömrümüz âlimlerin yolunda, ilmin izini sürerek geçsin.