“İnanç Hayatı Güzelleştiren Cevherî Bir Mayadır”
Akâid, sadece ezberlenen inanç esasları değil; kalbin, aklın ve hayatın her alanına yön veren derin bir teslimiyettir. İmanın gündelik yaşamdaki ahlâkî ve davranışsal yansımalarını Prof. Dr. Eşref Altaş ile konuştuk.
- HAYAT
- 16 Ekim 2025
İnanç, sadece zihinsel bir kabul ya da kalpten geçen bir duygu değildir; insanın hayatına yön veren, onu şekillendiren ve davranışlara yansıyan güçlü bir değerdir. İslam inancının temelini oluşturan akâid esasları, bir Müslümanın dünyaya bakışını, ahlâkını, vicdanını ve hatta en küçük günlük tercihini bile etkiler. Allah’a ve O’nun bildirdiklerine iman etmek, yalnızca bir inanç bildirimi değil; aynı zamanda bir teslimiyet, bir hayat duruşudur.
Hocam, akâid ve iman ilişkisinden bahseder misiniz?
“Akâid aslında inanılması gereken temeller demektir. Yani bizim amentü duasında saydığımız Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere iman gibi esaslar. Bunlar İslam inancının ana sütunlarıdır. Ama elbette bu esasların her birinin kendi içinde ayrıntıları var. Mesela Allah’a inanmak dediğimizde sadece O vardır demekle kalmayız; Onun bir olduğuna, hiçbir ortağı olmadığına, bütün yetkinlik sıfatlarına sahip olduğuna ve her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzak olduğuna da inanırız. Kısaca söylemek gerekirse biz, Peygamberimizin Allah’tan getirdiği her şeye inanırız. Çünkü onun gerçekten Allah’ın elçisi olduğunu biliyoruz; o yüzden getirdiği her şey bizim için haktır.”
“İman Teslimiyettir”
“İman, bir şeyin doğruluğuna gönülden inanmak ve bunu dil ile ifade etmektir. Ama sadece bir bilgi, fikir ya da duygu değildir. İman, bunların hepsini kapsayan bir teslimiyettir. Yani insan, iman ettiğinde sadece doğru budur demekle kalmaz; o inancı canı gönülden benimser, ona teslim olur. Bu teslimiyet, imanı sıradan bir düşünce olmaktan çıkarır, insanın hayatına yön veren bir ilke hâline getirir.”
“Vicdan Pek İyi Bir İmtihan Veremedi”
İman esaslarının günlük hayatımızda nasıl bir etkisi var?
“Aslında iman esasları dediğimiz şeyler, fiili olarak yapılabilen şeyler değildir; bunlar bir anlamda kalbin ve aklın ibadetleridir, üstelik inanmanın kendisi başlı başına bir ibadettir. İmanın davranışlar üzerinde etkileri de vardır. Çünkü iman insanın davranışlarının, ahlâkının, daha doğrusu gündelik hayatındaki her türlü küçük seçimlerin bile temelinde yer alır. Mesela Allah inancı, Allah sevgisi ya da korkusu, insanı iyiliklere yöneltir, kötülüklerden uzaklaştırır.
İnsandaki ahlâkî faziletlerin büyük bir kısmı Allah ve ahiret inancından doğar. Vicdan dediğimiz şey de bu ahlaki özelliklerinin insanın gönlündeki bir yankısıdır. Fakat itiraf etmek gerekir ki insanlığın vicdanı denilen bir şey varsa tarih boyunca ama özellikle de çağımızda pek iyi bir imtihan veremedi.”
İnanç Hayatı Güzelleştirir
“Harama el uzatmamak, helalinden kazanmak, mazlumun hakkını savunmak, ibadetlerini yerine getirmek gibi davranışlar… Bunların her biri, Müslümanın imanından süzülen ibadet ve ahlâkî yansımalar aslında. Yani inanç, hayatın her alanına dokunarak onu güzelleştiren cevherî bir mayadır. Özetle söylersek inanç sadece ibadetlerin değil, bütün bir hayatın temeli ve ruhudur. Allah’ın rızasını kazanmak ve O’ndan razı olmak, bir Müslümanın her kararında, her davranışında yönünü belirleyen ilkedir ve hepimizin odak noktası budur.”
Akâid esasları, insanın düşünce dünyasını şekillendirirken, davranışlarını da yönlendiren ahlâkî bir temel sunar. İnanan bir insan için her tercih, her davranış Allah’ın rızasını gözetme bilinciyle şekillenir. Bu bilinç, hayatı daha anlamlı, daha vicdanlı ve daha adaletli kılar. Günümüz dünyasında inancın, özellikle de kalpten gelen samimi bir imanın ne kadar kıymetli olduğu her geçen gün daha da belirginleşiyor. Çünkü inanç, yalnızca ibadetlerin değil, adaletin, merhametin ve insan onurunun da taşıyıcı sütunudur.
