Tevekkül ve Teslimiyetin Simgesi: Hz. İbrahim

@Shutterstock
Allah’a (c.c.) teslimiyetin en güzel örneklerinden olan Hz. İbrahim’in yaşadıkları Cenâb-ı Hakk’a muhabbetle dolu bir kulluk tezahürüdür.
- HAYAT
- 5 Haziran 2025
Dr. Hakan Aydın
Allah’u Teâlâ’ya yaklaşmak anlamına gelen “Kurban” ibadeti her bir akıl baliğ olan ve maddi imkânı elveren Müslüman üzerine bir vecibedir. Bir Kurban Bayramına daha yaklaşırken bu konuyu bir defa daha hatırlamakta fayda var. Hac suresi 37’de şöyle buyrulur: “Kestiğiniz kurbanların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır.” Kurban vecibesi, İbrâhim (a.s.)’ın sonraki ümmetlere bıraktığı en önemli ibadetler arasında yerini almıştır. Kurban ibadetinin aslı Hz. İsmail’in kurban edilmeye çalışılması veya sonrasında bahşedilen koçun kurban edilmesi, değildir.
Asıl kurban; “en sevdiğinden vazgeçebilmektir.”
Asıl kurban; “gerçek manada Allah’a teslim olabilmektir.”
Asıl kurban; “Allah’ın dostu olabilmektir.”
Asıl kurban; “en zor zamanda bile Allah’a güvenmeyi terk etmemektir.”
Asıl kurban; “akan kan ile beraber, kişinin kendi içerisindeki bütün kötü duyguları akıtabilmesidir.”
Asıl kurban; “bir canın son bulmasının, canı veren ve alanın Allah-u Teâlâ olduğu bilinciyle kurbanı kesebilmektir.”
Asıl kurban; “nefis ve şeytanın hile ve desiselerine aldanmamaktır.”
Kur’an’da duaları en çok nakledilen ve “ulü’l-azm” peygamberler arasında yer alan İbrâhim (a.s.) Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam tarafından en büyük ata ve temel referans noktası kabul edilmiştir ve literatürlerde diğer birçok peygambere nispetle hakkında daha geniş bilgi bulunmaktadır. İbrâhim (a.s.) Allah’ın dostu “Halîlullah” olarak anılır.
Teslimiyet ve Allah’a Güvenmek
Rivayetlere göre İsmâil (a.s.) yedi yaşlarına bastığı sıralarda, İbrâhim (a.s.) onu kurban ettiğini rüyasında gördü. Bunun üzerine Mekke’ye gelip oğluna “Oğulcuğum! Bir ip ve bıçak al, sonra şu vadiye gidelim de ev halkına odun toplayalım.” dedi. Rabbinin kendisine emrettiği şeyden hiç bahsetmedi. Durumu bilen şeytan öncelikle İbrâhim (a.s.)’ı kandırmaya ve kurban konusundan vazgeçirmeye çalıştı. Başarılı olmayınca İsmâil (a.s.)’a gelip, babasının kendisini kurban edeceğini haber verdi. İsmâil (a.s.) ise ona “Allah’ın emrini dinler ve ona boyun eğerim” şeklinde karşılık verdi. Şeytanın defalarca yanıltma denemelerine aldırış etmeyen İsmâil (a.s.) tam bir teslimiyet gösterdi. İsmâil (a.s.)’e kendisini dinletemeyen şeytan sonrasında annesi Hz. Hâcer’e gitti. Hz. Hâcer de eğer Rabbi bunu emrettiyse, O’nun emrine boyun eğmek gerekeceği şeklinde karşılık verdi. Şeytan görevini başaramamış ve sinirle onlardan uzaklaşmıştı.
İnsan’ın Kurban Edilmesini Kaldıran Ağır İmtihan!
Sebir vadisine ulaştıkları zaman, İbrâhim (a.s.) oğluna, “Oğulcuğum! Ben seni rüyamda boğazladığımı gördüm.” dedi. Baba ve oğul tam bir teslimiyet içerisinde kendilerine emrolunanı yapmak üzere, birisi bağrına taş basarak kendisine emrolunan kurban fiilini gerçekleştirme kararlılığında, diğeri de kendisi için emrolunmuş olan kurban olma teslimiyetiyle kendisini Rahmân’a bırakarak, yapılması gerekeni yaptılar. Fakat olmadı, bıçak İsmâil (a.s.)’ı kesmedi. Bir daha denediler yine olmadı. Tekrar denediklerinde bıçak yine kesmedi. Rahmân tarafından kendileri için yazılmış olan bu imtihanı tam bir teslimiyet içerisinde kazanan İbrâhim (a.s.) ve İsmâil (a.s.) için fidye olmak üzere Allah Teâlâ bir koç gönderdi ve İsmâil (a.s.)’ın kesilmesine müsaade etmedi.
Buradan çıkarılması gereken en önemli mesaj; insanoğlu Rahmân için en sevdiği şeyleri kurban etmeye tam bir rıza ve teslimiyet gösterdiği takdirde hiçbir zaman yaratılmışların insafına kalmayacak, Rahmân’ın güvencesi altında olacaktır. Eğer kişinin dünyalık olanlara karşı sevgisi Allah sevgisinin üzerinde olacak olursa, bu takdirde de kişi artık Rahmân’ın güvencesinden çıkmış, yaratılmışların insafı ile baş başa kalmış olacaktır.
Kur’an’da Hz. İbrahim’in (as) Kurban Kıssası
“‘Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver.’ dedi. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince, ‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?’ dedi. O da cevaben, ‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.’ dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca, ‘Ey İbrâhim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.’ diye seslendik. Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: ‘İbrâhim’e selam!’ dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mü‘min kullarımızdandır. Sâlihlerden bir peygamber olarak ona (İbrâhim’e) İshâk’ı müjdeledik. Kendisini ve İshâk’ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lakin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.” (Sâffât suresi, 37:100-113)
Kurban İbadeti Aynı Zamanda Yaşanılması Gereken Bir İbadettir
Hz. Peygamber (s.a.v.), kurban etinin üçe ayrılmasını tavsiye etmiştir. Bu paylardan biri, kurban kesemeyen ihtiyaç sahiplerine verilmelidir. Diğer bir kısmı akraba, komşu ve tanıdıklarla paylaşılmalı, kalan bölüm ise ev halkı tarafından tüketilmelidir. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10)
Kurban, ibadeti aynı zamanda sosyal bir faaliyettir. Ancak bu ibadet sadece maddi bir yükümlülük değil, aynı zamanda bizzat yaşanılması gereken, içinde birçok hikmeti barındıran derin bir tecrübe olarak da görülmelidir.
Son yıllarda özellikle Hasene Vakfı gibi uluslararası yardım kuruluşları aracılığıyla kurbanlar dünyanın dört bir yanına ulaştırılıyor. Bu yönüyle kurban, küresel bir hayır hareketine dönüşmüş durumda. Açlık ve yoksulluğun yoğun olduğu coğrafyalara kurban eti ulaştırılması, büyük bir maddi ve manevi değere sahiptir. Ancak bu önemli yönü, kurban ibadetinin bireysel yaşantıdaki boyutunu gölgede bırakmamalıdır.
Kurban aynı zamanda, gücü yetenin bizzat kesim sürecine katılması, kesim anında bulunması, mümkünse ev ortamında etin işlenmesiyle yaşanması gereken bir ibadettir. Etin ayrılması, kemiklerin kırılması gibi işlemler hem kurbanın hikmetine hem de ailenin birlikte yaşadığı bir tecrübeye dönüşür. Bu ibadet, çocuklara ve gençlere sadece anlatılarak değil, yaşatılarak aktarılmalıdır.
Kurban, bir canın Allah’a adanmasını simgeler. Etin kolaylıkla soframıza gelmediğini, bir can karşılığında bu nimete ulaştığımızı idrak ettirir. Böylece hem eti israf etmeme bilinci gelişir hem de takvaya ulaşma yolunda bir manevi derinlik kazanılır.
Sonuç olarak, birkaç yılda bir de olsa, evlerde kurban kesiminin yapılması, kurbanın sadece gönderilen bir yardım değil, aynı zamanda yaşanılan bir ibadet olduğunu unutmamamız açısından büyük önem taşımaktadır.
Hz. İbrahim (as.) Kıssasından Alınacak Dersler
Hz. İbrahim kıssasından öğreneceğimiz şunlardır: İnsanoğlunun Allah’a olan teslimiyeti tam ve eksiksiz olması gerekmektedir. Kişi Rahmân için en sevdiği şeyleri kurban etmeye tam bir rıza ve teslimiyet gösterdiği takdirde hiçbir zaman yaratılmışların insafına kalmayacak, Rahmân’ın güvencesi altında olacaktır. Eğer kişinin dünyalık olanlara karşı sevgisi Allah sevgisinin üzerinde olacak olursa, bu takdirde de kişi artık Rahmân’ın güvencesinden çıkmış, yaratılmışların insafı ile baş başa kalmış olacaktır.
Ayrıca kurban ibadeti sevilen şeylerin Allah (c.c.) için herşeyin terk edilebilmesi anlamına gelmektedir. Kurban ibadetini bu anlayış içerisinde gerçekleştirmek gerekmektedir.