Ailenin Fonksiyonel Yapısı

Ailenin Fonksiyonel Yapısı

Eşlerin ve çocukların duygusal ve ruhsal açıdan tatmini, ailenin ikinci fonksiyonu olan duygusal fonksiyon sayesinde oluşturulur. Çocuklar önce duyguları ile doyarlar, doyumsuzluk yaşayan çocukların karnı değil duyguları aç bırakılmıştır.

Muzaffer İnanç

Ailenin bir kurum olması sebebi ile fonksiyonel bir yapısının olması gayet normaldir. Günümüzde boşanmaların ve ayrılıkların temelinde de bu fonksiyonların işlevlerini kısmen veya tamamen kaybetmesi yatmaktadır. Ailenin fonksiyonel yapısı işlev olarak aşağıdaki parçalardan oluşmaktadır.

  • Biyolojik işlev: İnsanın önemli içgüdülerinden biri olan üreme ve neslini devam ettirme arzusu, aile kurumunun biyolojik fonksiyonu sayesinde bir düzene konmuş ve böylece insan soyunun devamı sağlanmıştır. Bireylerin Evlilik yaşını yükseltmesi veya evlilik şartlarının ağırlaşması maalesef daha mutlu ve huzurlu evliliklere sebep olmuştur diyemiyoruz, aksine evliliklerdeki doyumsuzlukların artması ile boşanmaların çoğaldığını görüyoruz. Boşanmış ailelerin çocuklarının nispeten toplumda daha içe kapanık bireyler olarak yaşadığı yapılan araştırmalarda kendini göstermektedir. Bu bireyler evliliklerden korkmakta ve yalnız hayat sürmeyi bir alternatif olarak görmektedirler.

Baba nesebi korumak ve nesil çoğaltmak noktasında sorumludur. Çocuğu ile ilişkisinde de neslini muhafaza için birtakım tedbirler almalı ve çocuğunu zihnen yaşama hazırlamalıdır. Özellikle mahremiyet eğitimi konusunda anne ile paslaşmalı ve çocuğun bu noktadaki bilgilendirilmesini yabancı kimselere veya akranlara bırakmamalıdır.

ÇOCUKLAR AİLEDE DUYGUSAL OLARAK DOYAR

  • Duygusal işlev: Duygu; Bir olay, bir kimse ya da bir nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenimdir. Dolayısı ile aile sadece kuru ve nicel bir yapı değil, yumuşak, geçişken ve hassas nitel bir yapıdır.

Eşlerin ve çocukların duygusal ve ruhsal açıdan tatmini, ailenin ikinci fonksiyonu olan duygusal fonksiyon sayesinde oluşturulur. Çocuklar önce duyguları ile doyarlar, doyumsuzluk yaşayan çocukların karnı değil duyguları aç bırakılmıştır. Aile biyolojik olarak kurulsa da her şeyden önce duygusal olarak yol alır. Duygu fakirliği çeken eşler sağlıklı bir aile oluşturamaz veya aile kurumunu muhafaza edemezler.

Duygu zengini olan eşler doyum sahibidirler. Bu eşlerin oluşturdukları ailelerin de çocuklarına karşı daha toleranslı ve daha anlayışlı olduklarını görmekteyiz.

  • Sosyalleşme ve kişilik gelişimi işlevi: Toplumun yaşam biçimi ve hâkim olan değer yargılarının (toplumsal cinsiyet) çocuğa kazandırılması aile üyelerinin sosyalleşmesi ile olur. Aile toplumsal bir yapı olduğu için bireylerin ilk sosyalleşme tecrübeleri burada yaşanır. Bu sebeple aile kendi içinde kusurları büyütmeme ve yanlışlara rağmen motivasyon yüklemede ısrarcı olmalıdır. Tekrar tekrar deneme yapmaktan korkmamayı öğrenen bireyler toplum içinde de öz güveni yüksek kişilere dönüşeceklerdir.

AİLE KİŞİLİĞİ GELİŞTİRİR

Ailenin bir başka fonksiyonel işlevi de üyelerinin kişilik gelişimine yardımcı olmak ve olumlu anlamda destek sağlamaktır. Baba ve anne, çocuklarının bakımını ve karakter gelişimini tertip, takip ve inşa etmekten (takviye) sorumludurlar.

1-Tertip ya da tespit; Baba çocuğunun fıtratının neye uygun olduğunu neye meyilli olduğunu araştıracak ve bunu tespit ederek uygun olan kişilik ve karakter yüklemesini yapacaktır. Baba Spora, sanata, bilime ve teknolojiye veya dini ilimlere meyilli olanları fark edebilmelidir. Baba bunları yapabilmek için çocuğunu yakından tanıma ve onunla vakit geçirmeye özen göstermeye çalışmalıdır.

2-Takip ya da süreç; Baba tespit ettiği alanlarla ilgili aile üyelerinin (çocuğun) gelişimi ve kapasitesinin artırılması için bir takım uygulamalar yapacak ve bunları düzenli olarak takip edecektir. Beceri kursları, takım oyunları, özel grup üyelikleri, kamp ve geziler gibi etkinliklerin bu süreç içinde organizesini ve takibini yapacaktır.

3-Takviye ya da inşa etmek; Baba çocuk ilişkisinin hiçbir zaman sona ermeyeceğinin bir ifadesidir. Babanın ve çocuğun yaşı kaç olursa olsun karşılıklı takviye önceleri babadan gelirken ileriki yaşlarda çocuğun babasını takviye etmesine dönüşerek devam edecektir.

AİLEDE İŞLEVSELLİĞİ EBEVEYN ETKİN KILAR

Ailenin işlevselliğini etkin kılacak olan ebeveynlerdir. Bu sebeple anne ve baba üç temel meziyet ve beceriye sahip olması gerekir. Bunlar;

1-Eleştirilere açık olmak; Ebeveyn gelen tüm eleştirileri teklif olarak değerlendirmeli ve bunları şahsi olarak algılamamalıdır. Kendi kişilikleri ile örtüştürmeden eleştirilere geri bildirimlerde bulunmalı ve bu teklifleri birer fırsata dönüştürerek eksik ve noksanlıkları kapatmakta kullanmalıdırlar. Eskilerin dedikleri gibi “kötü komşu mal sahibi yapar.”

2-Katılımcı olmak/tüm fertlerle birlikte karar vermek; Yönetim değil yönetişim mantığı ile ailelerin işlevsellikleri ebeveynler tarafından hayata geçirilmelidir. Aile üyelerinin tamamının katılımı ile alınacak kararlar sadece bir kısmının katılımı ile alınan kararlardan daha uzun ömürlü olacağı kesindir.

3-Farklılıklardan korkmamak; Ebeveynler aile içi harmoniyi yakalamak adına aile üyelerinin (çoğunlukla çocukların) farklı merak ve ilgi alanlarından korkmamalıdır. Çocukları tek tip asker veya okul forması gibi aynileştirmek onları daha iyi insan yapmayacaktır. Aksine onların kendilerini gerçekleştirmelerine fırsat vererek içlerindeki biricikliğin çıkmasına yardımcı olmak gerekir.

Bir de anne babanın sıfatları vardır. Bunlar ise 5 M dir.

Bunlardan ilki, Muhabbettir, sevgi ve içtenlik sahibi olacak şekilde ebeveyn kendin davranış ve tutumlarına dikkat etmelidirler.

İkincisi Merhamettir, vicdanlı, bağışlayıcı ve affedici olacak şekilde olaylara bakmalıdırlar.

Üçüncüsü Mükellefiyettir, sorumluklarını bilecek ve onlardan kaçmayarak ifa etme gayretinde olacaklardır.

Dördüncüsü Muvazenedir, yani ölçülü ve dengeli olmayı ebeveyn kendine kriter olarak almalıdır.

Beşincisi Muktedir olmaktır, gücü nispetinde kendini ve aile üyelerini her türlü tehlikeden korumak için her türlü tedbiri alma gayretinde olacaklardır.

Bu sıfatlar sayesinde ebeveynler çocuklarına karşı daha donanımlı ve yetkin olacaklardır. Bunlardan her hangi birinin eksikliği hem ebeveynlerin yaşam kalitesinde bir düşüklük hem de çocukların ebeveynlerini rol model edinmelerinde zorluklar ve aksaklıklara sebep olacaktır.