Sosyal Medya Çığırından Çıktı: Belçika’da Sekiz Yaşındaki Çocuklar Bile Cinsel İçerik Paylaşıyor

Sosyal Medya Çığırından Çıktı: Belçika’da Sekiz Yaşındaki Çocuklar Bile Cinsel İçerik Paylaşıyor

@shutterstock

Belçika’da son yıllarda, sekiz ile on iki yaş arasındaki çocukların sosyal medyada cinsel içerik paylaştığı bildiriliyor. Uzmanlar, bu içeriklerin çocukları tehlikeye attığını ve durumu kontrol altına almanın oldukça zor olduğunu belirtiyor.

Belçika’da, sekiz yaşındaki çocukların bile kendilerine ait cinsel içerikleri sosyal medya platformlarında paylaştığı bildirilirken, uzmanlar bu durumun giderek arttığına dikkat çekiyor. Belçika Federal Çocuk İstismarı Birimi Başkanı Yves Goethals, son yıllarda özellikle sekiz ile on iki yaş arasındaki çocukların, sosyal medya üzerinden cinsel içerikler paylaştığını açıkladı. Goethals, çocukların bu paylaşımları eğlenceli bulduklarını ve arkadaşlarından “beğeni” almak için bunu yaptıklarını söyledi.

Bu yaş grubundaki çocuklar, hukuki olarak suçlu sayılmasalar da, paylaştıkları içeriklerin çocuk istismarcıları hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırdığını vurgulayan Goethals, bu içeriklerin diğer çocukları istismar etmek için de kullanıldığına dikkat çekerek, “Bu videolar, çocuk istismarcılarının eline geçerek, diğer çocukları aynı şekilde davranmaya ikna etmek için kullanılıyor,” dedi.

Teknoloji Yenilendi, Sorun Devam Ediyor

Çocukların internette kolayca kandırılabilme sorunu Şubat ayında uluslararası alanda da gündeme getirilmişti. Europol, son yıllarda internet üzerinden çocukları istismar etmeye yönelik yeni bir tür kültürel manipülasyon ağını oraya çıkarmıştı. 8 ila 17 yaş arasındaki çocukları hedef alan bu ağlar, çocukları şiddet içeren eylemleri yapmaya zorlayarak bu eylemleri paylaşmalarını sağlıyor. Bu eylemler arasında, çocuk cinsel istismarı, sömürü ve hatta cinayet yer alabiliyor.

Goethals, şu an için Belçika’da böyle bir durumu tespit etmediklerini söylese de, bunun mümkün olabileceğini belirtiyor. “Manipülasyon her zaman vardı,” diye Goethals. “Yıllar önce, istismarcılar sadece çocukları etraflarında bulundurarak manipüle ediyordu, ancak şimdi internet var. Daha görünmez çalışıyorlar.” şeklinde uyardı.

Çalışan Sistem Yetersiz Kalıyor

Çevrimiçi çocuk istismarına karşı mücadele, uluslararası bir çaba gerektiriyor. Mevcut durumda, sosyal medya platformları, genellikle Amerika Birleşik Devletleri merkezli olanlar, potansiyel çocuk istismarını tespit ettiğinde, bu veriler ABD merkezli Missing & Exploited Children (NCMEC) merkezine bildiriliyor. NCMEC daha sonra bu verileri, ilgili ülkelerin yetkili makamlarına iletiyor.

Avrupa’da ise, çoğu rapor ilk olarak Europol’e yönlendiriliyor ve burada IP adresleri ya da telefon numaraları gibi veriler üzerinden doğrulama yapıldıktan sonra ilgili ülke yetkililerine iletiliyor. Ancak Goethals, bu sürecin daha verimli hale getirilebileceğini düşünüyor. “Örneğin, yüzlerce çıplak video gönderiliyor… ancak bunlar yasadışı değil. Raporlamalar daha odaklı olmalı, sadece her şeyi bize göndermemeliler,” diyor Goethals.

Sadece hukuki olarak geçerli olmayan içeriklerin ayıklanması değil, aynı zamanda aynı vakayla ilgili birden fazla rapor alındığını belirten Goethals, “Aynı kişiden aynı fotoğrafla ilgili yaklaşık 750 rapor aldım. Bu hem zaman kaybı yaratıyor hem de istatistikleri çarpıtıyor,” diye ekliyor.

Sosyal Medya Şirketlerinin Sorumluluğu

Goethals, çözümün sosyal medya platformlarından daha fazla çaba beklediğini ifade ediyor. “Onların teknolojisi, parası ve imkânları var, bu yüzden bir çözüm bulmaları gerekiyor,” diyor.

Ailelere ve Önleme Stratejilerine Dikkat Çekiyor

Goethals, çevrimiçi çocuk istismarına karşı mücadelenin önemli bir yönünün önleme olduğunu vurguluyor. Bu konuda ailelerin büyük bir sorumluluğu olduğuna inanan Goethals, çocukların çevrimiçi platformlar hakkında bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirtiyor. “Bir çocuğa bisiklet sürmeyi öğretiyorsanız, onları yalnız bırakıp yoğun saatlerde Rue de la Loi’ye göndermezsiniz,” diyor Goethals.

Goethals, çevrimiçi çocuk güvenliğini artırmak için küresel bir taahhüt olduğunu kabul etmekle birlikte, hiçbir çözümün %100 etkili olmadığını belirtiyor. “Eğer 25 kapısı olan bir binanız varsa ve 24’ünü kapatırsanız, o 25. kapı sorun yaratacaktır – internet ise milyonlarca kapıdan oluşuyor,” diyerek sorunun büyüklüğüne dikkat çekiyor.