YAZARLAR
Kur’an’ın Sünnete İhtiyacı-2

“Allah ve Rasûlü bir konuda hüküm verdiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadına o konuda kendi isteklerine göre herhangi bir seçim hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb suresi, 33:36). 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında Hindistan’da başlayıp sonrasında Mısır’a atlayan ve özetle “İslam, Kur’an’dan ibarettir, Kur’an her şeye yeter” tezini öne süren bir akım ortaya çıkmış, uzantıları da hala günümüzde devam etmektedir. Hz. Peygamberi devre dışı bırakan bu yaklaşım bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in işaretiyle tutarsız ve hatalıdır. Bu konuda daha önce bu köşede yazmış olduğunuz Kur’an Kime Geldi? başlıklı yazımızda şunu söylemiştik:
Kur’an’ın Hz. Peygamber’in rehberliğinde anlaşılması da bizzat Kur’an’ın emridir. Hz. Peygambere itaat, ittiba, hakemliğine başvurma, tebliğ, çağrısına icabet, söylediğine ve verdiğine razı olmak, onu model alarak insanlığa model olmak gibi görevler bizzat Kur’an’ın mü’minlere emridir. Bütün bu vazifeler Hz. Peygamberin hayatında bizzat kendisi, vefatından sonra sünnetidir. Bu hem Müslümanın hayatında sünnetin değerini hem de sünnetin tespit edileceğine İlahi bir işarettir.
Kur’an’a göre düzenlenecek dinî hayat sünnet olmadan mümkün değildir. Çünkü bunu isteyen bizzat Kur’an’ın kendisidir. Sünnet, Müslümanın yaşantısında belirleyici olan, dinî düşünceyi zenginleştiren, tahkim eden ve Kur’an’ı anlamada hakem rolü oynayan bir değere sahiptir.
Hz. Ali’nin (r.a.) kendisine isyan eden Hâricîlere gönderdiği Abdullah b. Abbas (r.a.) ile aralarında geçen diyalog bu konuyu oldukça aydınlatıcı niteliktedir:
Hz. Ali: “Onlara git ve kendilerini Kur’an ve Sünnete davet et. Ama onlarla Kur’an üzerinden tartışma! Çünkü Kur’an farklı açılardan anlam yüklenebilecek bir zenginliğe sahiptir (zû vücûh).”
Abdullah: “Kur’an bizim evde nazil oldu, ben Kur’an’ı onlardan daha iyi bilirim!”
Hz. Ali: “Doğru söylüyorsun. Ama Kur’an çok farklı yönlerden anlamlar taşıyan bir kitaptır. Sen bir ayet okuyacaksın onlar bir ayet okuyacaklar. Bunun sonu gelmez, ama Sünnet ile gidersen (Sünnet, Kur’an’ın anlamını belirlediğinden) oradan bir çıkış yolu bulamazlar.”
En doğrusunu Allah bilir.