YAZARLAR
İbadet Ayı Ramazan

“Ramazan, insanlara doğru yol gösteren, hakkı batıldan ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayına yetişenler o ayı oruçlu geçirsin…” (Bakara suresi, 2:185).
Bir mü’minin hayatında ramazan ayının özel bir yeri vardır. Çünkü bu ayda gerçek ile sahtenin, doğru ile yanlışın, aydınlık ile karanlığın, adalet-merhamet ile zulüm-acımasızlığın, bilgi ile cehaletin, hak ile batılın ölçüsünü belirleyen Kur’ân-ı Kerîm indirilmiştir. Bu sebeple Müslümanlar, bu ayda Kur’ân’ı okumaya özel önem verirler ve hatimler yaparlar. Bu aynı zamanda Hz. Peygamber’in o güne kadar gelen ayetleri Hz. Cebrail’e ramazan ayında okumasının da bir hatırasıdır.
Kur’ân’ın indrilmeye başlandığı ve fazileti yıllara bedel “kadir gecesi” ramazan ayı içindedir. O sebeple Kur’ân’ı okumak çok değerlidir.
Kur’ân’ı yüzünden okumak bir ibadettir. Onu tefsiri ile okuyup anlamaya çalışmak, onun doğru yolu gösteren emir ve yasaklarının hikmetini anlayıp bilinçli şekilde yaşamak daha fazla fazilete sahip bir ameldir.
Ramazan, aynı zamanda bir oruç ayıdır. Türkçedeki kullanımıyla orucun Kur’ân ve hadislerdeki ifadesi, “savm” veya “sıyam”dır. Bu kelime “tutmak” demektir. O sebeple Türkçe’de “oruç tutmak” tabiri kullanılır. Esasında bu anlamıyla bağlantılı olarak oruç günahlara karşı nefsinin dizginini tutmak, günahtan kendini alıkoymak demektir. O sebeple Müslüman, imsak vaktinde niyetlenip akşam namazı girinceye kadar geçen süre içinde normal zamanlarda kendisine helal olan yeme-içme ve eşi ile cinsel hayatı terketmesiyle Allah’a haram olanlara hiç bulaşmayacağının sözünü vermektedir. Yoksa bir lokma etmeği, bir yudum suyu terkedip sonrasında haram yiyenin orucu yoktur. Kur’ân-ı Kerîm’de (Ankebût suresi, 29:45) ve Hz. Peygamberin hadislerinde (İbn Mâce, “Sıyâm”, 21) de anlatıldığı üzere insanı terbiye etmeyen ibadet, ibadet değildir.
Gazzâlî’nin ifadesiyle orucu anlamlı kılan kötülüklerden uzak tutarak bütün organlarla, günahların girişini engelleyerek kalp ile onu tutmaktır. İşte Kur’ân-ı Kerim’de bahsedilen orucun insana kazandırdığı takva budur (Bakara, 2:183). Bu, orucun manevi anlamda kişisel gelişime katkısıdır.
Ramazan ayının gecelerini ihya, müekked sünnet olan yirmi rekâtlık teravih namazını kılmakla olur. Bu namazı ihmal ederek Hz. Peygamberi gücendirmemek gerekir.
Ramazan, oruç ile açlığı yaşamak suretiyle hem nimetin kıymetini bilip şükretme (Bakara suresi, 2:185) hem de ihtiyaç sahibi insanların hali ile halleşme zamanıdır. Bu, orucun sosyal yönüdür.
Ramazan, bu duygularla şarj olan mü’minin bir sonraki ramazana kadar her anı oruç olarak yaşama bilincidir.
Hayatımız ramazan, ahiretimiz bayram olsun.
En doğrusunu Allah bilir.