Ve İşte Almanya’da Yeni Hükümet Kurulmuş
Nedense Almanya’da yeni hükümetin kurulması, Friedrich Merz’in kiminle koalisyon yapıp yapmayacağı kadar ilgimi çekmedi. 23 Şubat’ta olmuş seçim bakıyorsunuz ki, 6 Mayıs’a kadar hükümet kurulamamış.
Bu işler böyle, koalisyon sözleşmesi, hükümet programı, bakanların tespit ve görevlendirilmesi kolay mı gibi mantıklı sorular sorabilirsiniz. Ama, “Bu, siyasetçilerin işi zaten. Onların görevi, her zaman hükümeti kurarak bizim işlerimiz halletmek değil mi ki! Sanki sıfırdan program yazmaya kalkacaklar” diye de benim karşı sorum olacak tabii.
Amma, bu Merz’i tebrik ediyorum. Sosyal demokratlar kızmasın ama, kendi grubunda (CDU/CSU) dışişleri bakanından, tarım, dijitalleşme ve kültür bakanına kadar oldukça ince düşünmüş. Yani işi uzattığına değmiş gibi. Sakın ha çok da iyi olmuş gibi bir değerlendirme içinde değilim.
Zira bakın yeni Kültür Bakanımız, bir zamanlar “Çok kültürlülük yalanı” ve “Avrupa’nın İslamlaşması” gibi (sooon derece tehlikeli) cümleler kurarak, bizim gibi göçmenlerin, daha doğrusu hem Müslümanların hem de Müslüman göçmenlerin bu ülkede kültürel varlık göstermesini “tehlikeli” bulacak küçümseyici ifadeler kullanmış. Yani şimdi ben bu mantıkla kültüre bakan bir bakanın, bana kültür dayatmasından başka ne bekleyebilirim? İnşallah tersi olur da yanılırım.
Amma bu ülkenin en büyük elektro teknik mağazalarının başındaki Karsten Wildberger’in Dijitalleşme Bakanı olarak görevlendirilmesinden umutluyum.
Veya umutlanmak istiyorum. Çünkü, Almanya’da kamu yönetiminde dijitalleşme denilen bir fenomenden söz etmek hayal gibi. Hatta öyle övünülerek anlatılan dijital işlemler var ki, bu alanda önce master sonra da doktora yaptıktan sonra müracaatınızı gerçekleştirebilirsiniz. Yani o kadar kolay ve uzun sürüyor. Hele, vatandaşların en çok ihtiyaç duyduğu alanlarda dijitalleşme hak getire. O yüzden, hem pazarlamacı hem de meslekten elektronikçi ve bu alanda eğitim almış bir kişiden umutluyum. Az da olsa şüpheliyim. Fakat buradaki şüphem, yeni bakan sayın Karsten Wildberger’in şahsiyet ve yeteneklerinden değil, Almanya’daki yasaların hep istisnalarla bir başka yasanın kısıtlaması altına girmesi sebebiyle iş yapamayacak duruma düşmesinden kaynaklanıyor.
Bakın, yeni Tarım Bakanımız da işin içinden gelen birisi. Çiftçilere ne yapacaklarını söylemekten ve yasaklar koymaktan ziyade “teşvik edilmeliler” demiş.
Umarım kültür bakanımız da böyle düşünür ve “Multi-Kulti-Lüge” gibi çok kültürlülüğü aşağılayıcı ifadeler yerine Multi-Kulti’nin bir zenginlik olduğunu göstermek için çabalar.
Ya da en azından daha yeni kurulan Hamburg eyalet hükümetinin din derslerindeki kapsayıcı politikasına yakın kültür politikaları izlese o da yeter. Veya en azından hiçbir şey yapmasın ve Multi-Kulti-Lüge gibi şeyler de yapmasın, daha iyi.