YAZARLAR
Kardeşlik Hukuku
“Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltiniz” (Hucurât suresi, 49:10).
Şeytan, intikam için insanı yoldan çıkarmak üzere bütün gücünü kullanmaktadır. Onun en sevdiği eylemlerden birisi insanların arasını açmaktır. Bunu hatırdan çıkarmamak ve bir ihtilaf ortaya çıktığında kardeşlerin araya girip soğukluğu gidermeleri gerekir. “Ancak müminler kardeştirler” ayetinin belirlediği haklardan birisi budur (49:10).
Dargınlık ya da küskünlük, incitici ve kırıcı söz ya da tutumlar sebebiyle iki veya daha fazla insanın bireysel ya da toplumsal olarak aralarındaki ilişkiyi kesmeleri, birbirlerinden uzaklaşmaları anlamına gelir. Bunun bir alt kısmı ise güceniklik manasındaki kırgınlıktır. Kırgınlıkta ilişkiler kopmasa da karşı karşıya gelmede bir isteksizlikten söz edilebilir. Bu durumda bir gönül alıcı söz ya da olayı tamir edici bir tutum kırgınlığı giderebilir. Dargınlık ise daha ağır bir sorundur ve aranın bozulması sonucunu doğurur.
Kur’ân-ı Kerîm, İslam kardeşliği sayesinde müminlerin birbirleriyle kaynaştıklarına ve bir ateş çukuruna düşmekten kurtarıldıklarına dikkat çekmekte (3:103), Hz. Peygamber de kendisinden sonra Câhiliyye devri günlerine geri dönüp birbirlerinin boynunu vurmamaları konusunda ümmetini uyarmaktadır (Buhârî, “İlim”, 43; Müslim, “Îmân”, 118-120).
Kur’ân-ı Kerîm, hem birey olarak müminlerin hem de toplumların aralarında çıkan uyuşmazlıkları giderecek mekanizmaları geliştirmelerini emreder: “Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vu¬ruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran ta¬rafla savaşın. Eğer vazgeçerse artık aralarını adaletle dü¬zeltin ve hakkaniyetli davranın. Şüphesiz ki, Allah, hakkaniyeti gözetenleri sever.” (Hucurât suresi, 49:9).
Kişiler arasında da aynı husus geçerlidir. Nitekim insanlar arasındaki dargınlığı ve ihtilafı sona erdirmenin ne kadar değerli olduğunu Hz. Peygamber haber verir. Bir gün ashabına: “Size oruçtan, namazdan, zekâttan daha faziletli bir amel söyleyeyim mi? diye sorar. Onların, merak uyandıran bu soruya: “Tabii ki Ya Resûlallah!” demeleri üzerine şöyle buyurur: “İki kişinin arasını düzeltmektir” buyurur ve iki kişinin arasını bozmanın ne kadar büyük bir kötülük ve felaket olduğunu da ekler: “İki kişinin arasını açmak, usturanın tüyü-kılı kazıdığı gibi dini kökünden kazıyıp atar.” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 50).
İnsanlar ve toplumlar arasında ortaya çıkan dargınlık ve çatışmaları giderip sulhu sağlamak üzere bireysel ve ulusal, uluslararası kurumları oluşturmak ümmetin görevidir (3/ 104, 110; 49/9-10).
En doğrusunu Allah bilir.