Nikâh Konusunda En Çok Merak Edilenler
IGMG Fetva Sorumlusu Hulusi Ünye, toplum içerisinde ismini sık sık duyduğumuz imam nikâhı ile resmi nikâh arasındaki ayrımı ve bu konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken incelikleri Camia Haber için yazdı.
- HAYAT
- 5 Ekim 2021
M. Hulusi Ünye
Nikâh, sözlükte, birleştirmek ve bir araya toplamak demektir.[1] İstılah manası ise, şer’i ölçülere göre evlenme engeli bulunmayan bir kadının cinsel yönlerinden yararlanmayı erkeğe mübah kılan bir akittir.[2] İslam hukukunda ise nikâh, “Karı koca arasında beraber yaşamaya ve yardımlaşmaya müsaade eden ve taraflara karşılıklı hak ve vazifeler yükleyen bir akittir.”[3] Nikâh; kitap, sünnet ve icma ile sabittir.[4]
EVLİLİK AKDİNİN RÜKÜNLERİ
Evlilik akdinin icap ve kabul olmak üzere iki unsuru/rüknü vardır. Ayrıca iki şahidin hazır bulunması ve mehir belirlenmesi gibi şartları da vardır.[5]
Nikâh, iki şahit huzurunda tarafların irade beyanı ve diğer şartların sağlanması ile gerçekleşmiş olur. İlla da bir din adamının bulunması şart değildir. Zira evlilik bir medeni akittir. Ancak İslam’a göre, nikâh akdi, özel şartları bulunan ve bu şartlara binaen de, haram ve helallik söz konusu olduğundan aynı zamanda dinî bir akittir.
EN ESKİ EVLİLİK ŞEKLİ: HUSUSİ EVLİLİK
Tarihî süreç içinde, evlilik akdi yapılırken resmî veya dinî bir makamın hazır olup olmamasına göre, üç çeşit evlilik sabit olmuştur. Bunlar, hususi evlilik, dinî evlilik ve medeni evlilik.
Yapılan araştırmalar en eski evlilik şeklinin “hususi evlilik” olduğunu göstermektedir. Bu tür evlilikte iki ailenin veya evlenecek tarafların karşılıklı rızalarıyla evlilik meydana gelir. Akdin kurulmasında, din adamı veya resmî bir görevlinin akit yapılırken hazır olmaları şart değildir.
DİNÎ EVLİLİKTE DİN GÖREVLİSİ ŞARTI
Dinî evlilikte ise, akit yapılırken din görevlisinin katılımı şart koşulur. Bu nikâh çeşidinde evlilik kutsal bir muamele olup ruhani makamların katılıp, akdi takdis etmesi şarttır. Örneğin, Hristiyanlıkta mutlaka dinî evlilik şekli ile evlilik gerçekleşir. Evlenme akdi kilisede rahip tarafından kıyılır ve kutsanır.
DEVLET TARAFINDAN DÜZENLENEN SÖZLEŞME
Medeni/resmî evlilik ise, tamamen müstakil olarak devlet tarafından düzenlenen hukuk kurallarına göre akdedilen ve çoğunlukla da yetkili resmî bir görevlinin katılımıyla gerçekleştirilen bir sözleşmedir.[6]
İslam hukukunda düzenlenen evlilik şekli, kendine mahsus bir akit olmakla birlikte, tarihte yer alan evlilik türleri içinde, medeni evlilik türüne yakındır. Zira medeni evlilikte akdin sıhhatinin şartları devlet tarafından kanunlarla düzenlenir.
İslam hukukunda da evliliğin rükün ve şartları naslar veya naslara dayalı içtihatlarla belirlenir. Akdin kuruluşunda şahitlerin hazır bulunması veya ilan edilmesinin, bazı mezheplere göre velinin izninin şart koşulması, zamanla yetkili makamlardan izin alınmasının zorunlu kılınması, İslam hukukunda kabul edilen evlilik şeklinin medeni evlilik olduğunu göstermektedir. Esas ve şartlarının naslar ve bunlara dayalı içtihatlarla belirlenmiş olması, evliliğin dinî olmasını gerektirmez.[7] Bundan dolayıdır ki, İslam hukukunda nikâh, fıkıh konularının tasnifi içinde ibadetlere değil, dünya hayatını düzenleyen muamelat bölümüne girer. Bir satım, bir kira akdi, dinle ilişkisi bakımından ne ise bir nikâh akdi de odur.
İslami nikâh, resmi nikâha daha yakındır. Resmi nikâhta evlilik kayıt altına alınır. Evlilik hukuku korunur ve güvence altına alınır. Bu yönü itibarıyla dinî nikâhın amacına daha uygundur.[8] Nitekim Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarından itibaren nikâh akitleri mahkemelerde bizzat kadılar tarafından kıyılır; kadılar aynı zamanda nikâh kıymakla da görevli idiler. Zira kayıt altına alınan nikâh akitleriyle eşlere hukuki teminat ve garantiler sağlanmış olur.
RESMî NİKÂH İLE DİNÎ NİKÂH KARŞILAŞTIRMASI
Resmî nikâhlarla, dinî nikâhlar arasında benzerlikler olsa da ayrıldıkları noktalar da vardır. Örneğin, İslam’a göre nikâha engel olarak belirlenen bazı şeyler resmî nikâhta gündeme gelmez. İslami nikâhın sınırları Kur’an ve sünnetle sabit olduğu için haram ve helallik boyutu vardır. Buna göre Müslüman kişi putperestle evlenemez. Günümüz resmî nikâhlarında o ülkenin vatandaşı olan bir kadın veya erkeğin herhangi birisi ile –inancı ne olursa olsun– evlenmesinde bir engel yoktur. Şeri nikâhta, erkeğin kadına mehir vermesi vacip olduğu gibi, resmî nikâhta mehrin konusu dahi geçmez. Şeri nikâhta Allah’ın emri ve peygamberin sünneti önem taşıdığı için akit bu çerçeve içerisinde gerçekleşir. Ancak resmî nikâhta söz konusu olan belediye reisinin yetkisidir ve memur bu yetkiyi aldıktan sonra nikâhı kıyar. Yine şahitlerin vasıfları İslami nikâhta önemlidir. Resmî nikahta bu durum da hesaba katılmamıştır.
RESMî NİKÂH AKDİNE OLAN İHTİYAÇ
Bu kısa değerlendirmenin ışığında, İslam’a göre imam nikâhı yeterli sayılır mı? sorusuna cevap sadedinde şunları ifade edebiliriz:
Bir Müslüman olarak elbette İslam hukukunun tarif ederek çerçevesini çizdiği dinî nikâhı tercih ederiz. Fakat içinde bulunduğumuz ülkelerde cari olan resmî nikâh akitlerinin geçerli olması, eşlerin hukukunun kayıt altına alınması ve belli garantilerin sağlanması gibi sebeplerle resmî nikâh akdine de ihtiyaç vardır. Osmanlı İmparatorluğu devrindeki gibi nikâh akitleri kayıt altına alınmış olsaydı tek başına dinî nikâh yeterli olurdu. Ama bugün dinî nikâhların resmiyette bir geçerliliği yoktur. Bu yüzden de birçok mağduriyetler yaşanmakta ve haklar yok sayılmaktadır. Öyle ise, resmî nikâh akdi yapıldıktan sonra bir ritüel olarak dinî nikâh da yapılabilir. Ama kayıt altına alınmamış dinî nikâhla yetinmek yeterli olmaz. Allah en iyisini bilir.
[1] Ali Fikri Yavuz, Açıklamalı-Muamelatlı İslam İlmihali-İslam Fıkhı ve Hukuku, (İstanbul: Çile Yayınları, 1993), s. 292.
[2] İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, II, s. 355-7; eş-Şirbînî, Müğni’l-Muhtâc, III, s. 123; İbn Kudâme, el-Muğnî, VI, s. 445; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukûk-u İslâmiyye ve Istılahtı Fıkhiyye Kamusu, II, s. 5.
[3] Muhammet Ebû Zehrâ, el-Ahvâl, s. 18.
[4] Prof. Dr. Vehbe Zühaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (İstanbul: Risale Yayınları, 1992), IX, s. 27.
[5] Prof. Dr. Zühaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, IX, s. 42-72; Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, s. 160.
[6] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, I, s. 234-6.
[7] Prof. Dr. İbrahim Paçacı, “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde İslam Aile Hukuku”, İslam Hukuku
Araştırmaları Dergisi, 11 (2008): 67.
[8] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Günümüzde sadece dinî nikâh ile yetinmek ile ilgili görüşünüz nedir?” sorusuna cevap. http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00073.htm (5 Mayıs 2014).