Süslemeler, öyle anlı şanlı süslemeler değil. Hiçbir şekilde Noel süslemeleri ile kıyası kabul etmeyecek kadar mütevazi süslemeler.
Frankfurt’un Großen Bockenheimer Caddesinin araç trafiğine kapalı bölümünde yapılan süslemelerde “Mutlu Ramazanlar” tabelası bulunuyor. Köln’ün Venloer Caddesi’nin bir kısmı da yine aynı şekilde ışıklı tabelalarla donatıldı. Frankfurt’taki süslemeyi belediye üstlenirken, Köln’deki süslemeleri ise “The Ramadan Project” isimli girişim özel imkânlarıyla düzenledi.
Londra’nın yanı sına Frankfurt ve Köln Müslüman nüfusu bakımından oldukça yüksek oranlara sahip şehirler. Müslümanlar olduğu kadar gayr-i Müslimler de Frankfurt ve Köln’de yapılan bu ramazan süslemelerini coşku ile karşıladı.
Bir kısım akl-ı evvellere gelince. Dünyanın kendilerinden sorulduğunu zanneden bu akl-ı evveller, hani işi gücü göçmenlere ve Müslümanlara hakaret edenler var ya, şimdi küplere biniyorlar.
Binsinler binsinler, binecekler de. Sosyal medyada oraya buraya sallayıp sallayıp durmuşlar. Onlar kendi kendilerine sallayıp dursunlar, artık siyasetçilerimizin de genel halkın da sosyal gerçekliği kabullenme zamanı geldi; geçiyor bile. Bu gerçeklik “Müslümanlar”dır.
Bu yüzdendir ki, Londra, Frankfurt veya Köln fark etmez, Paris’te, Amsterdam’da, Brüksel’de artık bu tür toplumsal gelişmelere alışık olmalıyız. En azından yarım asırdan daha fazla uzun süre buraları vatan tutmuş olan Müslümanlara gösterilecek olan saygının işareti olacaktır bu.
Aile Anneler “Evlerindeki Ramazanı” Anlattı Yani demek istiyoruz ki, Köln’ün veya Frankfurt’un herhangi bir caddesinin ramazan ayında süslenmiş olmasına şaşırmamak gerekiyor.
Eğer süslenmiyorsa asıl buna şaşırmak gerekiyor. Meselâ, bir Paris bunca Müslüman’ın varlığına rağmen niye süslenemiyor? Bir Viyana, bir Zürih, bir Roma, bir Brüksel, bir Amsterdam niye süslenemiyor? Berlin?!
Niye süslenemiyor? Buna şaşmak gerekir.
Şimdi sesleri çıkmıyor ama, eminim ki Avusturya’nın uyum bakanı gibi “uyumu tersinden anlayanların” sayısı hiç te az değil. Baksanıza Frankfurt’taki süslemelere karşı çıkan ve bunu Almanya için tehlike gören koskocaman bir “Hristiyan” partimiz bile olduğuna göre, Paris’te böyle bir şeye müsaade etmek hakikaten medenî bir cesaret ister herhâlde.
