Dinî Kimlik: Ya Olduğun Gibi Görün Ya Da Göründüğün Gibi Ol
Dinîn insan hayatının her döneminde insanın varlığı ile çocukluk, gençlik, yetişkinlik, hatta doğmadan önce ve doğduktan sonra da irtibatlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sıddık Korkmaz dinî kimlik ve önemini “Kimlik beni ben yapan şeydir. Dinin burayla olan kısmı benim anlam dünyamla olan kısmıdır. Biz farkında olalım ya da olmayalım din ve kimlik birbirinden ayrılmayacak konulardır.’ ifadeleriyle anlattı.
- HAYAT
- 27 Eylül 2024
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Dekanı Prof. Dr. Sıddık Korkmaz, Camia TV’ye konuk olduğu Eğitim Söyleşileri adlı programda dinî kimlik hakkında yorumlarda bulundu.
Dinî kimlik nedir?
Dinî kimlik insanlığın başından günümüze kadar gelen temel bir konudur. Her iki kelimeyi ayrı ayrı da değerlendirebiliriz. Din nedir, kimlik nedir gibi sorularla buna cevap bulabiliriz. Ama burada daha önemli olan dinin insanla asıl ilişkisinin insanın hayatına anlam vermesidir.
Kur’an ı Kerim’e baktığımızda ‘’İnsan başı boş bırakılacağını mı zannediyor.’’ sorusu sorulmaktadır. Buna göre, Allah yarattığını kendi haline bırakmıyor onunla bağlantısını sürdürüyor. Bu bağlantı, Allah’ın insanı var etmesinden önce de vardır, hayatta iken de vardır ve hayattan sonra da bu bağlantı devam edecektir.
Buradan hareketle, dinin insan hayatının her dönemiyle irtibatlı olduğunu söyleyebilir miyiz?
“Din insan hayatının her döneminde çocukluk gençlik yetişkinlik, doğmadan önce ve doğduktan sonra da irtibatlı bir şey. Dinsiz bir dünya yok.
O zaman “Kimlik nedir?” sorusuna da cevap aramak gerekecek
Kimlik insanın kendini tanıtma biçimidir. Kimlik denilen şey beni ben yapan şeydir. Dinin burayla olan kısmı benim anlam dünyamla olan kısmıdır. Biz farkında olalım ya da olmayalım din ve kimlik birbirinden ayrılmayacak konulardır.
Dinî kimlik ne zaman oluşur?
İnsan hayatına baktığımızda birey kendi karakter ve kodlarını varoluşundan itibaren alır. Eğer dinî değerlere değer veren çocuk yetiştirmek istiyorsanız evlenmeden önce eş seçerken işe başlayacaksınız. Evlendikten sonra çocuğun anne karnındaki gelişimi de çok önemli. Hamile anne bulunduğu ortama, helâle harama dikkat ederse kuvvetle muhtemel, bu davranışı, çocuğun kimliğine sirayet edecektir.
Dünyaya geldikten sonra anne sütüyle beraber dışardan gelen besinlerin helâl veya haram olması direkt çocuğun kimliğine sirayet ediyor.
Burada, kimliğin hayatın bir kesimine ait olmadığını söyleyebilir miyiz?
Kimliği sadece hayatın bir kesimine ait görmek doğru değildir. Zira insan değişken bir varlıktır. Peygamber efendimizin hayatına baktığımızda ashabı kiramdan İslamiyet’e her yaş grubundan giren sahabeleri görürüz. Kimi kadın, kimi çocuk, kimi genç, kimi ihtiyar. Onlar için din değiştirmek ciddi anlamda kimlik kararı vermekti.
Günümüzde de görüyoruz, ömrünün bir dilimini farklı geçirenler karar değişikliğiyle farklı geçirebiliyorlar. Dolayısıyla kimliğin oluşumunu hayatın bir bölümüyle sınırlandırmak mümkün değildir. Fakat kimliğin teşekkülüne etki eden faktörlere değinmek ve bilmek gerekiyor.
Tutarlı Bir Kimliğin Etkenleri elerdir?
Tutarlılık, sosyal bilimler açısından bakıldığında temel bir konu. Tutarlılık iddia sahibinin kalitesini ortaya koyan, kimlik açısından bakıldığında da o kişinin karakterini şahsiyetini değerini ortaya koyan bir şeydir. Peygamberimizi örnek gösterirsek, peygamberlik gelmeden önce de peygamberlik geldikten sonra da tutarlı bir kimliğe sahip olduğunu görürüz. Peygamber efendimiz insanları İslamiyet’e çağırdığında ona herkes her şeyi söyledi. Aklını kaçırdı dediler, büyücü dediler. Fakat sahtekardır, dolandırıcıdır demediler. Mekke’den hicret yolculuğuna çıktığında yerine Hz. Ali’yi bırakır. Müşrikler tarafından kendine emanet edilen emanetleri tekrar onlara vermesini tembihler. Her ne kadar müşrikler ona kızsa da el emin olduğu için değerli eşyalarını ona emanet ederlerdi. Peygamber efendimiz onların ona inanmadığı halde o emanetleri yanında götürmüyor. Dürüstlüğünden, şahsiyetinden, sağlam karakterinden asla ödün vermiyor.
Eğitimcilerin dinî kimlik oluşumundaki faydaları nelerdir?
İslam dininin Müslümanlara gösterdiği temel hedef bilgili olmaktır. Hanefi mezhebinin Maturidi geleneklerindeki bazı kitaplarda şöyle hükümler vardır: İlim herkese farzdır hatta farzı ayındır. Cehalet ise haramdır. Bir Müslümana cehil kalmak yakışmaz. Kur’an ı Kerim’in ilk emri oku, ikinci emri ise yaz’dır. Müslüman okumak ve yazmakla ilişki halinde olmalı. Peygamberimizin meşhur hadisinden biri: ’İlim Çin’de dahi olsa, gidin onu alın şeklindedir.
’Müslümanların bilmesi gereken 3 temel kavram vardır.
1- İslam
2- Müslüman
3- Müslümanlık
İslam: Allah’ın peygambere gönderdiği, peygamberin de ümmete duyurduğu ilkelerdir. Bu ilkeler sadece doğrulardan oluşur. Yanlış bir şey İslam’la bağdaşmaz. Yalan, dolan, iki yüzlülük İslam’a ilişkilendirilemez. İslam her şeyin en güzeli, en makulü, en yararlısı ne ise o İslam’dır.
Müslüman: İslam’dan farklıdır. Müslüman La ilahe illallah Muhammedîn Resulullah deyip, diliyle söyleyip kalbiyle inanana Müslüman denir. Bir Müslüman, İslam’ın tüm ilkelerini hayatında uygulayabilir, bazen de uygulamayabilir. Bu durumda o kimseye Müslüman değil diyemeyiz.
Müslümanlık: İslam’dan da Müslümandan da farklı olup, Müslümanların 1400 yıldır ortaya koymuş oldukları tecrübedir, mirastır. Bu miras siyasette, iktisatta ekonomide hayatın her alanında görülebilir.
Kimliğin oluşumunda eğitimin yeri denildiğinde bu temel kavramların bilinmesi ve ayırt edilmesi gerekir.
Ailelere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?
Çocuklar, çocukluk ve ergenlik dönemi arasında anne babayı taklit ederler. Kız çocuğu anneyi, erkek çocuğu babayı. Eğer aileler çocuklarını güzel eğitmek istiyorlarsa önce kendilerini eğitmeleri gerekiyor, bunu da bilgiyi ön plana çıkararak sağlanabilir. Günümüzde bilgi erişimi kolaylaştığından, aileler ve eğitimciler çocuklara yalan yanlış, eğri bilgiler değil, doğru bilgilere ulaşmalarını sağlamalı.
Çocuklarımız dışarıda farklı hareket ediyorlar ne yapmalı?
Bazı problemler insanlığın sürekli problemi olmuştur. Mevlâna hazretleri bu konuda çok güzel söz söylemiş: ’Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. ’Yani tutarlı ol, sahtekâr olma. Kur’an-ı Kerim’de, “Münafıkların durumuna düşme.’’ Uyarısı vardır. Anne babalar ve eğitimciler çocuğa pratik ve idealler açısından denge kurmayı sağlamalarını tavsiye edebilirler. Yine Kur’an-ı Kerim’de geçtiği üzere “Allah kulundan yapabilemeyeceği şeyi istemez.” Eğer Allah istemiyorsa, anne babalar da çocuklarından istememeli. Çocuklarımızı tenkit ederken kendimizi yoklamalıyız: Bizler onların yaşlarında iken nasıldık? Teori ve pratiğimizi, düşünce ve ve eylemimizi terazide dengelememiz gerekiyor.
Dinî kimlikte çeşitlilik olabilir mi?
Çok kültürlü toplumlarda dinî kimlik çeşitliliğinin iki yönü vardır. Müslümanların Hristiyanlarla Yahudilerle bir arada yaşarken Kur’an-ı Kerim’den örneklere bakabiliriz. Orada Müslümanlara sâlih amel etmeleri tavsiye ediliyor. Salih amel demek faydalı yararlı işler yapmak, güzel örnek teşkil etmektir.
Bakıldığında imrenilen örnek alınan sevilen güzel insan olmak gerekiyor. Farklı dinler, farklı kültürler arasında Müslümanların örnek insanlar olması gerekiyor, başka insanları yok sayma, küçümseme, tahkir etme örneğini Kur’an’da görmüyoruz.
Müslümanların kendi aralarında ise asgari müştereklere vurgu yapmak, birbirine değer vermek gerekir.
Şu önemli 3 ilke: Tevhid, nübüvvet ve mead dinin vazgeçilmezidir. Bu ortak değerlere vurgu yapıp Müslümanların eğitimini bunun üzerinden geliştirmek gerekiyor. Bunun aileye, konuya komşuya yansıyan şekli klasik gelenekte ahlak diye tanınan, evrensel anlamda etik diye bilinen sağlıklı dengeli hukuka dayalı insani ilişkilerdir.