Allah Neden İmtihan Ediyor?
Allah Neden İmtihan Ediyor? @Shutterstock
Dünya hayatı insanlar için bir imtihan sahnesidir. Herkes ömrü boyunca belli süreçlerden geçer ve çeşitli imtihanlarla sınanır.
- HAYAT
- 5 Aralık 2024
Emine Doğrul
Kâinatın ömrüne kıyasen bir kelebeğin kanat çırpışından daha kısa süren insan hayatı sahte bir süreklilik hissiyatı doğuruyor ister istemez Âdemoğlu’nun zihninde. Her sabah gözünü dünyaya açan insan her akşam aynı şekilde kapatabileceğini düşünerek, zan ya da ümit ederek geçiriyor günlerini. Bu sahte cennet hissiyatı fani dünyanın sıkıntılarına karşı kuşanmamız gereken sabır zırhını yavaş yavaş yok ediyor. Zihinlerde şu soru beliriyor, “Allah neden imtihan ediyor?”
İMTİHAN DÜNYASI
Fakat unuttuğumuz en büyük ve en inkâr edilemez gerçek ise eskilerin dar-ı imtihan yani imtihan dünyası olarak adlandırdıkları bu dünya ve üzerinde iman edenler var oldukça imtihanlar da, zorluklar da tükenmeyecektir. Ki kâinatı yaratan Es-Sani (c.c.) bunu yüce kitabında bize böyle bildirir: “Andolsun, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde ‘Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz‘ derler. İşte Rablerinden bağışlama ve rahmet onlaradır. Doğru yolda olanlar da onlardır.”[1]
TEFEKKÜRÜN TARİFİ
Bazen insan imtihanların üst üste geldiği bir döneme denk gelip, âdeta boşa kürek çekiyormuş gibi hissedebilir. Hayatın yorucu sürekliliğinde emeklerin ateşe düşen gözyaşları gibi anında yok olduğu düşüncesi kalbimizi yorup, hatta şüphelerimizi çoğaltabilir. Fakat unutulmaması gereken damla damla yere ateşe düşen gözyaşlarının buhara dönüşüp semaya ulaşması gibi bu dünyadaki her emek, alın teri, göz yaşı doğru ve halis niyetle dua dua semaya ulaşır; bir bahar olup gönüllere ferahlık vereceği o rahmani yağmur zamanını bekler. “Tevekkül, kalbin Allah’a teslimiyet ile birlikte, nefsin sebeplere sarılmasıdır.” der İmam-ı Gazâlî tefekkürü tarif ederken.
Asıl olan kaderin çizgilerini ilmek ilmek ören İlahi Kudrete dayanarak azmetmekten vazgeçmemektir. Derdi kaldıracak, şifayı verecek, sevdiğine kavuşturacak, barışı getirecek, zalimi helâk edecek olan O’dur (c.c.) tüm perdelerin ardından.
“HER ZORLUK BİR KOLAYLIK TAŞIR”
Kendinden ve yaratılış gayesinden bihaber ya da o an ırak olan tüm bunları anlamlandırmakta zorlanabilir, kendinden çok daha zor ve müşkül durumda olanı görmek istemez ya da göremez de kendini yalnızlık ve sıkıntı denizinde boğulmak üzere olan yegâne kişiymiş gibi hissedebilir. Halbuki Mevlânâ’nın sözleri ile: “Nice üzüntüler vardır ki, seni varlığa götürür. Çünkü her zorluk bir kolaylık taşır. Allah, insanı sıkıntılarla arıtır ve saflaştırır.”[2]
KÂMİL İNSAN
Fakat zorlukların ve imtihanların âdeta bir zergerin kayaların arasından çıkmış toprak ve toz içindeki bir elması yontarak şekil vermesi, saf ve berrak hâlini ortaya çıkarması gibi içimizdeki saf iman ve kâmil insan potansiyelini ortaya çıkarabilecek olduğu mutlak bir gerçektir. Fakat imtihanın en can yakan o ilk anlarında bu bilgiyi hatırlamak ve ona göre amel etmek insan için düşünüldüğünden zor olabilir. Bu bağlamda bir imtihanla karşılaştığımızda zihin dünyamızda bir strateji belirlemeli ve adeta bir yangından koruma sisteminin acil durum protokolü gibi belirlediğimiz stratejinin devreye girmesi için elimizden geleni yapmalıyız.
“NE YAPABİLİRİM?”
İnsanın nefsine ağır gelen bir sınav karşısında kendi kendine geldiği ve durumu analiz ettiği ilk anda sorması gereken ilk soru şudur: “Rabbim benden bu sınav karşısında nasıl bir tutum bekliyor? Evet, bu “İmtihan anında sorulacak olan “Ben şu an ne yapabilirim?” sorusu ilk anda fazla pragmatik gelse de insanın öz etki alanının kısıtlı olduğunun farkına varmasına ve elinde olmayanları tüm faktörleri Yüce Mevlaya sevk etmesine sebep olacak; kısacası ne yapabileceğinin farkında olmak tevekkülü kolaylaştıracaktır.
GÜCÜNÜN YETTİĞİ KADARINI YAP!
“Sabah erken kalkın, rızkınızı arayın ve Allah’a tevekkül edin.” diyerek bir cümle ile tam da bu gerçeği vurgulamıştır âdeta Resûl-i Ekrem Muhammed Mustafa (s.a.v.), sabah erken kalkıp, rızkı aradıktan sonra tevekkül edilmesinin tavsiye edilmesi günümüz diliyle etki alanında yapman gereken ve ‘gücünün yettiği her şeyi yaptıktan sonra tevekkül et’ manasına geldiğini düşünebiliriz.
İMTİHAN VE HZ. DAVUT ÖRNEĞİ
Elimizden gelenleri yaptıktan sonra hissedilen kalpten tefekkür Allah-u Teâlâ’nın Hz. Davut (a.s.) için demiri yumuşattığı gibi imtihanların üstümüze bindirdiği ağır yükü yine O’nun izni ve inayeti ile hafifletecektir. Burada Hz. Davut’un yumuşamasına rağmen demire vurmaktan vazgeçmemesi yine imtihanlar ne olursa olsun duruşumuzun, azmimizin ve tevekkülümüzün değişmemesi gerektiğini belki de bir işarettir. Allah en doğrusunu bilir.
“Bu dünyada en güzel şey, sabretmesini bilmek ve her olayın Allah’ın bir imtihanı olduğunu anlamaktır. Sabır, imanın en güzel şahitliğidir.” der Cahit Zarifoğlu Yaşamak kitabında. Bu bağlamda en güzel şahitliğin hepimize nasip olması duasıyla.
[1] Bakara suresi, 2:155-157.
[2] Mesnevi, Cilt 1, Beyit 1785-1787.