Hayır, Hayır, Sokrates’i Ben Öldürdüm!

Hayır, Hayır, Sokrates’i Ben Öldürdüm!

Magdeburg’da, Noel çarşısına arabası ile saldırarak aralarında bir çocuğun da olduğu 5 kişiyi öldüren katil Taleb Jawad Al Abdulmohsen, Sokrates’i kendisinin öldürdüğünü ilan etmiş. Katil herif, hadi İslam düşmanlığın dolayısıyla Müslümanları iyice gammazladın, ama, yetmedi göçmen ve şiddetli bir Arap düşmanı olan AfD taraftarı oldun. Ol, olabilirsin. Lakin, bunların hiçbiri yetmedi de o Noel çarşısını gezen insanlardan ve o çocuktan ne istedin? Bir de Sokrates’i öldürdüğünü ilan etmişsin. Halbuki, Sokrates’i ben öldürdüm, sen niye üstüne alıyorsun ki?

İroni yaptığımı sananlar olursa da kusura bakmasınlar. Baksanıza, şu İsrail’de bir profesör çıkmış İsrail’de ailelerin, çocuklarını askere gönderdikten sonra akli dengelerinin bozulma endişesi yaşamasını aile hayatının bir parçası olduğunu söylemekle kalmıyor, “Gazze’de sivillerin toplu olarak öldürülmesinden dehşete düşüyorum ve bu vahşetin askerlerin ruh sağlığı üzerindeki etkisinden rahatsızım. Askerlerimiz, hükümetin kışkırtıcı söylemi ve sivil ve askeri adalet sistemlerinin zayıflatılması nedeniyle tehlikeye atılıyor.” gibi laflar da edebiliyor.

Bu profesör Almanya’ya geldiğinde, “hain, Yahudi düşmanı, Almanya için en büyük tehdit ve Holokost’u görecelendirme” suçu işlediğini bilemeyecek kadar bilgisiz mi diye düşünürken, aman Allahım, o da ne, bizim Almanya gerçeklerinden bihaber, gözleri kör, dimağı bulanmış profesör daha da ileri giden vahşetleri anlatmaz mı?

Hatta öylesine ki, Yoel Elitzur isimli bu profesör, bir askerin “Kendimi tam bir Nazi gibi hissettim… Sanki biz aslında Naziler’mişiz ve onlar da Yahudilermiş gibi görünüyordu.” dediğini de aktarmaz mı.

Allah, Allah, Almanya bu profesöre karşı nasıl sessiz kalabiliyor diye düşünürken, bir arakadaşım bu yazının yayımlandığı Haaretz gazetesinin “İsrail Gazze’de insanlığını yitiriyor” başlıklı yazısını da oku demesiyle irkildiğimi de itiraf edeyim.

Almanya’nın hassaten şu son 1 yıllık politikasına bakıyorum da, Almanya’da İsrail’i konuşmanın dünyanın en zor işi olabileceğini, bu politikasıyla Almanya’nın derinden bir “Yahudi düşmanlığı” üretip üretmediğinden de endişe duyduğumu söyleyeyim. Eğer bir Müslüman olarak “İsrail” veya “Filistin” deseniz, daha başka hiçbir şey demenize gerek yok, hemen, “İsrail’in var olma hakkına karşı olma suçu” işlemiş sayılırsınız. Filistinlilerin hakkını gündeme getirmek, aynı zamanda İsrail’in hakkını gasp etmek anlamına getirildiği için, İsrail’de dahi bu tür yorumları duyduğumuzda Almanya’nın neyi amaçladığını anlamakta zorlanıyoruz.

Onun içindir ki, katil Taleb Jawad Al Abdulmohsen’in Sokrates’i de ben öldürdüm demesine itirazım bu yüzden. Adam zaten kafayı yemiş, Sokrates’i de öldürür, Galileo’yu da. Ama ya Sokrates’i ben öldürdüysem, o zaman ne olacak?