Fırsatların Kazası Olmaz!

Fırsatların Kazası Olmaz!

@shutterstock

Su akarken testiyi doldurmak deyimi, biraz insanın ruhunu rahatsız ediyor gibi değil mi? Nasıl desem? Biraz fırsatçılık kokuyor gibi sanki? Madem fırsatçılık kokuyor. Damardan girelim o zaman!

Yusuf Yeşilkaya

Bu söz nasıl? “Fırsatların, kazası olmaz!” Hani fırsat nerede? Neyin fırsatını yakalıyoruz Allah aşkına! Yaaa! Kapımızı çalan fırsatlardan haberimiz bile yok. Hani, her şeye homurdanmaya alışmış kimsenin, fırsat kapıyı çalınca bile gürültüden yakındığı söylenir ya.

SU AKARKEN TESTİYİ DOLDURMAK

Su akarken testiyi doldurmak deyimi, aslında hayatımızın her aşaması için geçerlidir. Başta hayatımızın bizatihi kendisi için. Ama bunun için yaşamayı sadece nefes alıp vermek şeklinde değerlendirmemek lazım. Biraz açacak olursak; yaşıyoruz, nefes alıp veriyoruz, elimiz ayağımız tutuyor, dilimiz dönüyor, idrak edebiliyoruz, cüzi irademiz elimizde ve perde kapanıncaya kadar dilediğimizi yapmakta özgürüz. Ama dikkat edelim, perde kapanıncaya kadar. Yani son nefesimizi verinceye kadar. Tam da sözünü ettiğimiz suyun akması ve testinin doldurulması. Beden ve ruh sağlığımız hazır yerindeyken, idrak ve irade yeteneğimiz elimizdeyken, yani hayattayken… Biraz kazanmaya ne dersiniz?

KEFENİN CEBİ YOK Kİ!

Hep kazanalım diyorsunuz da kefenin cebi yok ki! Biz de kefenin cebine koyacak bir şeyler kazanalım o zaman. Dünya için kazanıp ahiret için mi harcayalım? Hayır! Dünyada kazanıp ahiret için harcayalım. Hatırlayalım o muhteşem hadis-i şerifi: Dünya, ahiretin tarlasıdır. Biz burada ne ekersek baki âlemde onu göreceğiz. Rabbimizin rızasını kazanmak en büyük arzumuz değil mi?

“GERİ KALAN 23 SAAT NEREDE?”

Rabbimizin rızası dediğimizde konuyu o kadar dar alana hapsediyoruz ki, sadece ibadetlerimizi göz önüne alıyoruz. Belki O’nun rızası için kıldığımız vakit namazları ve tasadduk ettiğimiz birkaç kuruşla kendimizi iyi hissetmeye çalışıyoruz. O zaman bir soru! Vakit namazlarımızı hakkıyla kılmaya çalıştığımızda gün içinde ne kadar zamanımızı alır? Kırk rekât kırk dakika. Hadi olsun bir saat. Geri kalan yirmi üç saat nerede? Ben de tam olarak bu 23 saatten bahsediyorum. Yirmi dört saatin yirmi üç saatinde ne yapalım ki O’nun rızasına uygun bir hayatımız olsun? Aslında kul olarak bizler kolay işi zorlaştırıyoruz. Nasıl?

RABBİMİZ BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN

24 saatin bir saatini namazlara ayırdıktan sonra geriye kalan 23 saatin içini nasıl dolduracağız? Çünkü bir günde 24 saat varsa vereceğimiz hesap da 24 saatlik olacak. İşe gideceğiz, para kazanacağız, eş dost akraba ziyareti yapacağız, alış veriş yapacağız, seyahat edeceğiz, ailemizle vakit geçireceğiz, uykuya dalıp dinleneceğiz. Kıymetli dostlar, Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakındır. Gün içinde, ömür sürecinde yaptığımız bütün bu etkinlikleri O’nun rızası için yapmaya çalışırsak… 24 saatimizi Rabbimizin rızasına uygun olarak planlar ve yaşarsak… Daha da açalım…

HEPSİ İBADET

İşe gidiyoruz, nefsimizi ve ailemizi başkalarına muhtaç etmemek için. Kazandığımız helal rızkımızı yine ailemiz için harcıyoruz, ibadet. Helal kazandığımız rızkımızın bir bölümünü ihtiyaç sahipleri ile paylaşıyoruz, ibadet. Rabbimizin yeryüzündeki eserlerini görmek için seyahat ediyoruz, ibadet. Ailemizle zaman geçiriyoruz, ibadet. Arkadaş ve akrabamızı ziyaret ederek sıla-i rahim yapıyoruz, ibadet. Allah için muhabbet ediyoruz, ibadet. O’nun için susuyoruz, ibadet. Şükrediyoruz, ibadet. Sabrediyoruz, ibadet. Bedenimizin hakkını vermek için dinleniyoruz, ibadet. Bunların hepsi de ibadet olur mu? Olur, ama ibadet niyeti ile yapılması lazım. Döndük dolaştık, yine niyete geldik. Çünkü ameller niyetlere göredir. Bütün bunların hepsini şöyle içten bir besmele çekip sağlam bir niyetle yaptığımızda elbette ibadet olur. Rabbim bize besmele çekemeyeceğiz işleri yaptırmasın. O’nun adını anmadan, O’nun rızasına adamadan yapılan işler, pek sağlam işler olmaz çünkü.

Bize bol bol ihlas ve çok çok ihsan lazım dostlar. İhlas samimiyet demektir, biliyoruz. Riyadan uzak durmak, içten davranmaktır. Bunu az çok biliyoruz da ihsan ne demektir? Cibril hadisinde ifade edildiğine göre Rabbimizi görüyor gibi yaşamaktır. Evet, biz dünya gözüyle Rabbimizi göremiyoruz ama O bizi görüyor. Bu şuurla, bu duyarlılıkla ibadet edip, rızasına talip olmaktır.

BİR KEZ DAHA ÜÇ AYLARA ERİŞTİK

İbadet, niyet, rızaya uygun hayat… Peki, fırsat bu konuların neresinde? Hayatın kendisinin bir fırsat olduğunu ifade etmiştik. Ama asıl fırsat, dünya gözüyle Rabbimiz bizi yeniden mübarek üç aylara eriştirdi. Rabbimizin ayı Recep, Peygamberimizin (s.a.v.) ayı Şaban ve ümmetin ayı Ramazan. Müthiş bir paket program. Günahlardan arınmak için, Rabbimizden özür dilemek için, bedenen ve ruhen yenilenmek için olağanüstü bir fırsat. Hayatımızda yanlış giden ne varsa onlara çeki düzen vermek, kalbimizi, niyetimizi, ruhumuzu yeniden onarmak, tekrar kendimize gelmek için harika zamanlardan geçiyoruz.

“ÜÇ AYLAR FIRSAT PAKETİ”

Yazımızın başında bir de “fırsatların kazası olmaz” demiştik. Madem üç aylar bize bir fırsat paketi olarak sunuluyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekmez mi? İster genç olalım ister yaşlı. İster ilkbahar coşkusunu yaşayalım, ister hazan mevsiminde olalım. Bu muhteşem zamanların hakkını vermeye gayret edelim. Fırsatların kazası olmaz. Çünkü dünya gözüyle tekrar Recep, Şaban ve Ramazan’a kavuşacağımızın garantisi yok.

Dünyalık olarak yaptığımız işlerde, alışverişlerde bir ödül veriyorlar ve ödülü almak için bir süre veriyorlar. Şu kadar zaman içinde ödülü almazsanız hakkınız yanar diyorlar. Tüketimi teşvik etmek için verdikleri bonuslarda bile bir süre veriyorlar. Aman süreyi kaçırmayalım diye kıvranıyoruz. Zamanında bonusları alabilirsek, ödüle kavuşabilirsek mutlu oluyoruz.

Küçük dünya menfaatlerinin ötesinde ve hepsinin üzerinde mübarek üç aylardan bahsediyoruz. İçerisinde bin aydan daha kıymetli olan Kadir Gecesi’ni barındıran Mübarek Ramazan Ayı’ndan bahsediyoruz. Hak edenlerin kutlayacağı o muazzam Ramazan Bayramı’ndan bahsediyoruz. Bir sonraki üç aylara hangimiz erişecek? Seneye Ramazan ayına eriştiğimizde oruç tutabilecek sağlığımız olacak mı? Bu sene Ramazan bayramında bayramlaştığımız arkadaşlarımız ve aile üyelerimizin hangilerini seneye görebileceğiz? Ya da hangileri bizi görebilecekler.

Bir ortamdan ayrılırken helalleşme esnasında güzel bir söz söylenir: “Hakkınızı helal edin. Gidip dönmemek, dönüp bulmamak var” Çok güzel bir söz, insana ölümü hatırlatır, diri tutar. Madem fırsat diye nitelendirdiğimiz zamanları yaşıyoruz, hakkını verelim. Madem fırsatların kazası olmaz o halde fırsatları hakkıyla değerlendirelim.
*yusufyesilkaya@gmail.com