Gönül Dosta Gider

@Shutterstock
Çok önemsediğimiz, kıymetli bir dostumuzla yılda bir defa buluşabiliyoruz. Bu önemli randevuya hazırlanırken neler yaparız? Daha doğrusu neler yapamayız, neler…
- HAYAT
- 19 Mart 2025
Yusuf Yeşilkaya
Dostumuzu memnun edecek hediyeler için, aylar öncesinden hazırlanırız. Üstümüze başımıza çeki düzen veririz. Kendimiz için olmasa bile dostumuza güzel gözükmek için, onu mutlu etmek için, ona verdiğimiz değeri göstermek için… Hediyelerimiz, dostumuzun hoşuna gidecek türden olsun diye çaba gösteririz. Buluşma yerine giriş çıkış adabına azami dikkat ederiz. Buluşma esnasında adab-ı muaşeret kurallarına özen gösteririz. Ayrılırken, bir dosttan ayrılmanın içimizdeki bıraktığı burukluğu, iliklerimize kadar hissederiz. Vedalaşırken dâhil, saygıda kusur etmemeye çalışırız. Dost budur. Dostluk bunu gerektirir.
Yılda Bir Gelen Dost
Yılda bir gelen dost, geldi. Hatta gelmeden önce çok kıymetli kardeşlerini gönderdi. Geleceğini haber verdi. Hazırlıkların güzel olmasını istedi. İçimizin ve dışımızın tertemiz olmasını arzuladı. Önce gelen kardeşleri, bizi ciddiyetle uyardı. Yapılması gerekenleri hatırlattı. Ve dostumuz elleri dolu dolu geldi kapımıza. Çok kıymetli hediyeleri takdim etti bizlere.
Evet, kıymetli dostlar! Bizleri bu sene de Ramazan ayına kavuşturan Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Ramazan gelmeden önce kardeşleri, Recep ve Şaban’ı gönderdi. Geleceğini haber verdi. Onların ardından bütün muhteşemliği ile Ramazan ayı geldi. Çok kıymetli hediyeleriyle geldi. İftarıyla, sahuruyla, orucuyla, teravihiyle, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesiyle ve hak edenler için Ramazan Bayramı’yla birlikte geldi.
Ramazan Ayına Sevinmek
Yoksa sevinmedik mi Ramazan’ın geldiğine? O nasıl söz haşa! Ramazan geldi diye sevinmez olur mu insan! Peygamberimiz (s.a.v.): “Kim Ramazan’ın gelmesiyle sevinirse Allah ona cehennemi haram kılar” buyuruyor. Hz. Ömer (r.a.) ise: “Ramazan geliyor diye sevinmek, imandandır.” buyuruyor. Sevindik mi? Sevindik elhamdülillah. Çünkü Ramazan ayı, her yönüyle şifadır. Allah resulü (sav): “Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız” buyuruyor. Yüce Rabbimiz Bakara suresi 183. ayette: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenalıklardan korunursunuz.” buyuruyor.
Biz Mi Oruç Tutacağız? Oruç Mu Bizi Tutacak?
Üzerinde ısrarla durmamız gereken nokta: Biz mi oruç tutacağız? Oruç mu bizi tutacak? Nasıl olacak bu iş? Nasıl ki dostlukta muhabbet karşılıklı ise oruçla ilgili durum da aynıdır. Platonik aşk değil yani. Önce biz sağlam bir niyetle oruç tutacağız. Misafir dostumuza yakışır bir ev sahipliği gerçekleştirmeye çalışacağız. Zihnimizdeki ve kalbimizdeki marazlardan arınmaya gayret edeceğiz. Hayatımızdaki arızaları düzeltmeye çalışacağız. Sadece aç ve susuz kalmaya değil; essahtan oruç tutmaya niyet edeceğiz. Elimizle, gözümüzle, kulağımızla, bedenimizle ve ruhumuzla, tüm benliğimizle oruca niyetleneceğiz.
Ramazan ayı dışında da işlememeye çalıştığımız günahlardan, sakındığımız haramlardan, Ramazan ayı içerisindeyken, ateşten kaçar gibi kaçmaya gayret edeceğiz. Oruçlu ağzımızla gıybetten, malayaniden (boş sözlerden), kul hakkı yemekten, edep dışı davranışlardan, insanları kırıp dökmekten, kibir ve riyadan olabildiğince uzaklaşmaya çalışacağız. Rabbimizin bizlere bahşettiği hayata ve bu hayatın içinde sunduğu nimetlere sonsuz hamd etmeye gayret edeceğiz.
“Oruç Bizi Boş Bırakmayacak”
Biz orucu bu şekilde tutmaya çalışınca, o da bizi boş bırakmayacak, o da bize karşı ilgisiz kalmayacaktır emin olun. Hisler karşılıklı dedik ya! Biz oruca karşı muhabbetle sarılınca oruç da bizi tutacak ve bırakmayacak inşallah. Sağlam bir iman ve salih amel içinde olma çabamız; bizleri salih kullardan olma yolunda, mesafe almamızı sağlayacaktır inşallah. Salih kul olmak için, salih amelde ısrarcı olmak gerekiyor. Fasık amellerle, salih kulların rotasında yol alamayız.
Safımız Belli Olsun
Oruç bizi tutunca, Rabbimizin hoşuna giden vasıfları bezenmeye başlarız. Büyüklenmenin, şeytanın vasfı olduğu anlayışı ile kibirden uzak durmaya çalışırız. Yaptığımız ve yapacağımız bütün işlerde Rabbimizin rızasına uyabilmek için, kalbimizde ve zihnimizde ne varsa tekrar sorgularız. Bizi şirke götürecek sevgi, nefret, istek ve arzularımızı tekrar kontrol ederiz. Hem fiziksel olarak hem de kalben kimin yanındayız, kimi destekliyoruz, kimin karşısındayız, muhabbetimiz ve hasımlığımız kime ve neye karşı? Hâsılı dostlarımıza Allah için dostluk etmeye ve hasımlarımıza da Allah için hasımlık etmeye çok çok önem vermemiz gerekiyor. Yerimizi, safımızı, duruşumuzu açık ve net olarak, belli etmemiz gerekiyor. Turnusol kâğıdı gibi, şartlara göre, kişilere ve kişilerin durumuna göre tavrımız değişmemeli dostlar. Sıratı Müstakim dediğimiz dosdoğru yol, böyle bir yol değildir.
Bizden Memnun Ayrılsın
Ramazan ayının bizden memnun olarak ayrılmasına, çok gayret etmeliyiz. İmam-ı Rabbani Hazretleri buyurur ki: “Ne mutlu o kimseye ki Ramazan ayı kendisinden razı olarak ayrılır. Yazıklar olsun o kimseye ki, Ramazan ayı kendisine dargın gider.” Öyle ya… Dostumuzla birbirimizden memnun ayrılmış isek, seneye görüşünceye kadar sevinçle ve sabırla gözleriz yolunu. Ya o bizden razı olmamış ise, mutlu edememiş isek… Seneye razı ederim diye düşünebilir miyiz? Ya seneye buluşamazsak? Emri hak vaki olup, ömür tamam olursa, tekrar kavuşamadan emaneti teslim edersek… Ebedi âlemde nasıl karşılaşacağız? Ya orada bizden şikâyetçi olursa? Allah muhafaza! İnsan düşünmek bile istemiyor.
Ramazanda sahip olmaya çalıştığımız güzel hasletleri, içselleştirmeye, özümsemeye ve yaşam biçimi haline dönüştürmeye gayret etmeliyiz. Haramlarla, günahlarla aramıza koyduğumuz mesafeyi, Şevval ile birlikte kaldırmayalım. Yetim ve öksüzlere karşı cömert tutumumuz, alışkanlık haline dönüşmeli. İnfak noktasında, elimiz titremeden vermek için; “Rabbimizin verdiğini, Rabbimizin dilediği yere veriyorum” anlayışı içinde olmalıyız.
“Rabbimin Lütfu”
Dünya hayatı içerisinde sahip olduğumuz ne varsa, zaten Rabbimizin bize bir nimeti, bilincinde olmaya çalışmalıyız. Neml suresi 40. Ayette buyurulduğu üzere: “Bu, bana Rabbimin lütfundandır.” İkazını unutmamaya çalışacağız. Her türlü dünya nimetini sahiplenme duygusundan uzaklaşarak; gerçek sahibini unutmamaya özen göstereceğiz. Kadir gecesini hakkıyla idrak edip, Ramazan Bayramı’nı hak ederek ihya etmeye çalışacağız. Ramazan ile vedamız öyle içten olacak ki; Şevval ayı içerisinde altı gün oruç tutarak, oruçtan ve Ramazan ayından memnuniyetimizi göstereceğiz. İşte o zaman biz orucu tutmuş olacağız, oruç da bizi tutmuş olacak.