“İlkokul Çocukları Tekne Orucu Tutabilir”

“İlkokul Çocukları Tekne Orucu Tutabilir”

@Shutterstock

Ramazan ayının başlamasıyla birlikte okullarda öğrencilerin oruç tutma konusu sıkça gündeme geliyor. Konu hakkında İslam din dersi öğretmeni Mustafa Tütüneken ile konuştuk.

Avrupa’da yaşayan Müslüman öğrencilerin Ramazan ayında okulda oruç tutmaları genelde her Ramazan ayında âdeta bir sorunmuş gibi karşımıza çıkar. Bu konuyu İslam din dersi öğretmenliği yapan Mustafa Tütüneken’e sorduk.   

“İbadetler Allah’ın Emridir”

Din dersinde Ramazan’ı nasıl anlatıyorsunuz? 

İlk etapta çocukların özellikle bilmesi gereken konu, ibadetlerin asıl sebebinin Allah’a kulluk ve onun emri olmasıdır. 

İslam din dersleri üçüncü sınıftan itibaren başlıyor. Çocukların birinci ve ikinci sınıfta “Müslümanlar niçin oruç tutar?” sorusuna sosyal çevreden öğrenmiş oldukları en yaygın cevap “Fakirleri daha iyi anlamak için”dir. Bu cevap orucun niçin tutulduğunun bir hikmetidir ama illeti değildir. Bunun gibi Allah’ın nimetlerini daha iyi anlamak, şükrümüzü artırmak orucun hikmetlerindendir ama asıl sebebi değildir. Bundan dolayı çocukların ilk başta bilmesini önemsediğim şey, ibadetlerin Allah’ın emri olduğu için yapılması gerektiğidir. 

Bunun yanı sıra Ramazan ayı boyunca orucun aylık ve günlük başlangıcının tespiti, yeme-içme zamanı, Ramazan ayına özel ibadetler, örneğin fıtır sadakası, teravih namazı, mukabele gibi, Kadir Gecesi’nin önemi ve ziyaretleşmeler gibi konuları Ramazan Bayramı da dahil olmak üzere derste işliyoruz.  

Uygulamalara gelecek olursak, Ramazanda oruç ve Ramazan ile ilgili dört hadis seçiyorum. Böylece her hafta bir hadis hakkında konuşuyor ve ezberliyoruz. Daha sonra her öğrenci seçtiği bir hadis-i şerifi bayram tebrik kartına yazarak anne-babasına Ramazan Bayramı’nda hediye ediyor. 

İlkokul çocukları oruç tutabilirler mi?

İlkokulda çocukların oruç konusunda güçlük çektiklerini gözlemiyorum. Fakat bu onların oruç tutmamaları gerekir şeklinde yorumlanmamalıdır. Biz yetişkinler de Ramazanda hâliyle zorluk çekebiliyoruz. Fakat bu zorluğun sağlık sorunlarına, psikolojik sorunlara yol açmaması için dikkatli olmalıyız. Son yıllarda özellikle orucun başlangıç yaşının ergenlik yaşına eşitlenmesi yaygın kanaat hâline geldi. 

Bu durum çocukların oruca başlama yaşını tespiti hususunda yardımcı olsa da genel bir kurala dönüştürülmesi sakıncalıdır. Zira çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri yaşla orantılı olmayabiliyor. 

“Her Çocuk Kendine Özeldir”

Bu bakımdan aynı ailede küçük çocuğun büyük çocuğa nazaran oruca daha dayanıklı ve yatkın olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, büyük çocuğa yaşı dolayısıyla baskı da bulunmamamız gerekir. Kilo, beslenme alışkanlığı, zihinsel kavrayış gücü, sosyal dengeyi sağlama kabiliyetleri, otokontrol bütün bunlar çocuklarda farklı tezahür eden durumlardır. Her çocuk kendine özeldir. Bu bakımdan ebeveynlerin bu farklılıklara önem vermeleri gerekir. Çocukların yetişkinleri taklidi ve yetişkin gibi davranma hevesi bilinen bir şeydir. Oruç tutarak kendini akranlarından daha ileri gösterme hevesi olan çocukları yadsımamak gerekir. 

‘Tekne Orucu’

Bununla birlikte bu ibadeti yerine getirme kabiliyeti olmayan çocukların da heveslerini köreltmemek adına onlara da bazı yardımcı tavsiyelerde bulunmak gerekir. Mesela ‘tekne orucu’ olarak da adlandırılan yarım gün orucu gibi. 

Burada da tavsiyem çocukların öğleden sonra, iftar vaktine kadar oruç tutmaları. Böylelikle hem okulda oldukları zaman onlara kolaylık olacaktır hem de iftar sofrasının bereketini iştahla ve gerekli açlıkla çocuklar ile paylaşmak daha zevkli hâle gelecektir. 

Oruç tutan çocuklar okulda hangi sorunlarla karşılaşıyor?

Oruçlu çocukların gün boyu yeme-içmeden mahrum kalmaları hem diğer çocuklar hem de öğretmenler tarafından kolaylıkla anlaşılacak bir durum değil. Bu bakımdan önyargısız, diğer çocukların oruç tutan çocuklara karşı bazen hayret bazen de acıma hissinde olmalarını doğal karşılamak gerekir.

Aynı durum öğretmenler için de geçerlidir. Zira ramazan orucu gibi çok özel ve ilk bakışta meşakkatli görülen bir ibadet bulunduğumuz toplumdaki insanlara çok garip gelebiliyor. Hem Allah tasavvuru hem din anlayışı bakımından bu tür ibadetlere ve uygulamalara bakışta derin farklılıklar var. Şahsen oruç tutmaması hususunda öğrencilerini baskılayan öğretmenlere bizzat şahit olmadım ama duydum. 

Bazen öğrenciler Ramazan ayında diğer çocuklara karşı bir üstünlük göstergesi olarak oruç tuttuklarını özellikle göstermek isterler. Bu durum bazen sınıfta iç huzuru bozacak şeylere de sebep olabilir. 

“Anlayışla Karşılamak Gerekir”

Buna ilaveten spor ve yüzme gibi dersler durumu daha da zorlaştırabilir. Bütün bunların üstesinden gelmek oradaki öğretmenin vazifesidir. Hâliyle öğretmen zaten yapması gereken bir sürü işin yanına ilave edilmiş bu tür durumlarla da uğraşmak istemeyebilir. Tokluk eşittir sağlık, açlık eşittir hastalık gibi bir anlayışın hâkim olduğu dünyamızda oruç tutmak hem yetişkinler hem çocuklar için ilave sorunlar getirebiliyor. 

Her öğretmen öğrencisinden yeterli performansı bekler. Oruç bu performansın düşmesine sebep olabilir. Biz yetişkinler oruç tutuyoruz diye işimizi eksik yapma hakkına sahip değiliz. Fakat çocuk dünyası başka. Orada tolerans, koruma ve muafiyetler beklenir. Oruç, zekât, hac ve benzeri ibadetler, yaşadığımız toplumda hakkıyla anlaşılamayabilir. Bu bakımdan, bu coğrafyada yaşamanın ayrı bir meşakkati olarak, bu durumları anlayışla karşılamamız gerekir.