YAZARLAR
Kendini Tutmak

“Kendini tutmak”, kendine hâkim olmak, bir durum karşısında sessiz kalmak, öfkesini yenmek, sonunu düşünmeden rastgele söz ve eylemden sakınmak anlamındadır. Kendini tutan kişi, kendine ve başkalarına zarar verecek kötü/yanlış tutum ve davranışlardan, kafasına eseni yapmaktan uzak durmayı başarır. Yanlış davranışta bulunmaya karşı güçlü bir eğilim varken kişinin buna karşı durması, kendine sahip çıkması, kendini iyi yönetebilmesi oldukça zordur. Söz gelimi, bir şeylere öfkelenen insan, öfkenin güçlü kışkırtmasıyla kendini zaptedemeyip büyük yanlışlar yapmaya yeltenebilir. Böylesine yanlış yapanlar, genelde içinde bulundukları durumların etkisini ileri sürerek kendilerini mazur göstermeye çalışırlar. Oysa, önemli olan, bu içsel ve dışsal baskıların tutsağı olmamak, onları doğru değerlendirip kendini yanlıştan uzak tutmayı başarmaktır. Bu da, donanımlı, antrenmanlı olmayı gerektirir. Kendini tutmak, insana özgüdür; hayvanlardan beklenmez.
Ahlakın kişiye kazandırdığı en önemli hususlardan birisi, kendini tutma becerisidir. Elbette bu yetkinliği kazanmak, azimle yürütülecek olan bir anlamlandırma sürecinin eseri olarak oluşur. Ahlak edinmeye çalışan kişi, günlük hayatta neyin iyi ve doğru, neyin kötü ve yanlış olduğunu araştırır. Neyi yapmam iyidir, neyi yapmam kötüdür? Ne yapmam bana yakışır, ne yapmam bana yakışmaz? Bu ve benzeri soruların cevaplarını üretmeye çalışır. Bu süreçte birey, kendi ahlakî değerlerini oluşturur ve günlük hayatta tutum ve davranışlarını özümsediği bu değerlere göre belirlemeye çalışır. Kişi, ahlak edindiği nispette, kendini tutma gücünü kazanır. Böylece ahlaken özgürleşen insan, iç dürtülerinin ve dış faktörlerin etkisiyle hemen harekete geçmez, durum değerlendirmesi yapar, seçenekleri tespit eder ve onları anlamlandırarak içlerinden en uygun olanı yapma kararını almaya gayret eder. Bu çabalarını sürdürdükçe, her geçen gün bu hususta daha güçlü, daha donanımlı, daha hazırlıklı hale gelir. Hâliyle, sözü edilen zor durumlarla giderek daha kolay baş etme imkânını kazanır.
Peygamber Efendimiz (s), “aklını iyi kullananın, nefsine hâkim olacağını”, “ahmakın ise, nefsinin arzularına uyacağını ve bu haliyle Allah’tan iyilik temenni edeceğini” belirtiyor (İbn Mace, Zühd, 31). Ayrıca, “Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendine hâkim olandır.” buyuruyor (Müslim, Birr, 106). Kendine hâkim olanlar, seçkin müminler olarak cennetle müjdelenmektedirler. Mesela, “Öfkelerini tutan, insanları affedip bağışlayanlar” (Âl-i imran suresi, 3:134) bunlardandır.
Ramazan, kendini tutma yetkinliğini kazanma iklimidir. Gerçekten orucu tutan, kendini tutar.