Modernliğin Soğuk Aklı ve Holokost

Modernliğin Soğuk Aklı ve Holokost

20. yüzyılın en sistematik ve dehşet verici kitlesel imha hareketi olan Holokost, tarihin karanlık bir sayfasıdır. Milyonlarca insanın, özellikle Yahudilerin, endüstriyel yöntemlerle yok edildiği bu trajedi, çoğu zaman “barbarlık”, “delilik” ya da “tarihin sapması” olarak yorumlandı. Ancak Yahudi kökenli Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman, bu genel kabulün dışına çıkarak “Modernite ve Holokaust” isimli kitabında şu soruyu ortaya attı: Bu vahşet gerçekten modernliğin dışında mıydı, yoksa bizzat ürünü müydü?

Bauman’a göre Holokost, modernliğin doğurduğu sistemsel ve bürokratik aklın bir sonucudur. Yani bu soykırım, modern toplumun teknolojik kapasitesi ve rasyonel düşünce yapısı olmadan bu denli “verimli” ve “soğukkanlı” bir şekilde gerçekleştirilemezdi. Modernlik, aklın ve bilimin kutsandığı, bireysel iradenin yerini kurumsal rasyonaliteye bıraktığı bir çağdır. Bu çağda, hedeflere ulaşmak için araçların etkinliği ön plandadır. “Nasıl” yapılacağına dair sorular “neden” yapıldığına dair ahlaki sorgulamaların önüne geçer. Bu rasyonel düşünce yapısı, Holokost gibi akıl dışı görünen bir soykırımı bile planlanabilir, yönetilebilir ve uygulanabilir bir projeye dönüştürmüştür.

ALMANYA | 18 Şubat 2025 Almanya’da Filistinlilere Soykırımı Gündeme Getiren Çinli Yönetmene Soruşturma

Yahudilerin sistemli şekilde toplatılması, taşınması ve yok edilmesi; rastlantısal olarak gelişen bir şiddet değil, bürokratik olarak planlanmış, mühendislik disipliniyle organize edilmiş bir süreçti. Her bir görev, küçük parçalara bölünerek uzmanlaşmış bireylerin sorumluluğuna verildi. Katliamın mimarları, duygusuz, sorgusuz ve çoğu zaman fiziksel şiddete bile bulaşmadan “emirlere uyan teknokratlar” olarak görev yaptılar.

Holokost ciddi bir organizasyonu gerektiriyordu. Auschwitz gibi ölüm kampları, teknik uzmanlar tarafından tasarlanmış, demiryolları ile desteklenmiş, verimlilik ilkelerine göre çalışan “ölüm fabrikaları”ydı. Bu bağlamda Bauman, Nazi Almanya’sının Yahudi Soykırımı’nı bir üretim süreci gibi yönettiğini öne sürer. İnsanlar numaralandırıldı, listelendi, trenlere bindirildi, seçildi, gaz odalarına gönderildi ve cesetleri yakıldı. Tüm bu süreçler bir idari işleyişin parçası olarak yürütüldü.

Bauman’ın en büyük katkılarından biri, Holokost’u anlamaya çalışırken, ahlaki sorumluluk ile modern kurumlar arasındaki çatışmayı ortaya koymasıdır. Modern toplum, bireyleri rasyonel sistemlere entegre ederken, onların vicdani reflekslerini bastırır. Bu bastırma, Holokost’u mümkün hale getirmiştir. İnsanlar kendi değer yargılarından değil, sistemin işleyişinden sorumlu tutulmuş ve katliamlar, “mekanik bir görev disiplini” içinde gerçekleşmiştir. Bauman’ın düşünceleri tarihsel bir analizin ötesine geçmekte ve günümüz dünyasına yönelik ciddi bir uyarıyı da içermektedir. Mesele yalnızca geçmişi anlamak değil, geleceğe yönelik uyanık olmaktır. Modernlik, ahlaktan uzaklaştığı sürece, insanlık dışı sonuçlar üretmeye devam edebilir. Ve hatta, başta Filistin olmak üzere, tüm mazlum coğrafyalarda devam etmektedir.