Makinalaşan Akıl ve Gönül Çağı

Makinalaşan Akıl ve Gönül Çağı

Son yüzyıllarda, hayat denizinde yol alan insanlık aklı kendine pusula edindi. Aydınlanma, bilim devrimleri, teknolojik atılımlar hep aklın zaferiydi. Her soruya bir mantık, her meseleye bir hesap arandı. Modern çağ, aklı kutsadı; insanı sadece aklıyla tanımladı. Fakat bugün ilginç bir eşiğe geldik. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki, akıl artık insana mahsus değil. Zamanın ruhu değişmektedir. Düşünen ve bilgi üstüne bilgi ekleyen insan (homo sapiens), kendi zekâsıyla doğayı çözdü, atomu parçaladı ve nihayetinde yapay zekâyı doğurdu. Bilgisayarlar, robotlar, yapay zekâlar aklın işini devralmaktadır. 

ALMANYA | 17 Ocak 2024 Almanya’da Yapay Zeka İle Telefon Dolandırıcılığında Son Nokta: Ses Klonlama

Yapay zekâ artık şiir yazabiliyor, müzik besteleyebiliyor, bir doktor gibi teşhis koyabiliyor. Kod yazıyor, strateji geliştiriyor, karar veriyor. Eskiden “beyin gücü” gerektiren işler bile makinelere havale edildi. Akıl çağının zirvesinde sessiz ve kansız bir devrim yaşanmaktadır. Akıl tahtını sessizce makinalara devretmektedir. Artık zihinlerimizi teknoloji yönetiyor. Cevaplar bir tık ötede, yapay zekâ soruyu sormadan cevabı veriyor. İnsan aklı, tarih boyunca hiç bu kadar desteklenmemişti ve hatta belki de hiç bu kadar değersizleşmemişti.

Bugün makineler düşünebiliyor ama hâlâ sevemiyor. Hesap yapabiliyor ama affedemiyor. Hızlı kararlar alabiliyor ama tevekkül edemiyor. Çünkü gönül onlara verilmedi. Gönül, sadece insana emanettir. Ve işte şimdi, bu emanete sahip çıkma vaktidir. Gönül çağı, aslında insanın asli fıtratına dönüşüdür. Başlangıcında olduğumuz yeni dünyanın ihtiyacı ne daha hızlı işlemciler ne de daha karmaşık algoritmalardır. Yeni dünyanın ihtiyacı, derinlik ve İçtenliktir. Kalbiyle duyan, kalbiyle gören, kalbiyle üreten insanlardır. Yüce Kuran’ın ifadesiyle “akleden kalpler”dir. 

Bu çağda kibrin yerini tevazu alacak. Rekabetin yerini merhamet. Bilginin yerini hikmet. “Kalbiyle görenler” çoğalacak bu çağda. Teslimiyet, sadakat, muhabbet yeni dünyanın temel taşları olacak. Makine düşünebilir, ama hissedemez. Merhamet edemez, içi sızlamaz, bir çocuğun gülüşünden umut devşiremez. Aşkı bilmez, vicdanı tanımaz. İşte bu yüzden, aklın yerini artık gönül alıyor. 

Gönül çağı, insanın kendine dönmesi demektir. Gittikçe mekanikleşen bir dünyada insan olmanın özüyle yeniden temas kurmasıdır. Gönül çağı, aslında insanın asli fıtratına dönüşüdür

Yapay zekâ çağında, insan kalbi belki de bizi biz yapan son evimiz ve kalemizdir. Onu büyük bir gayretle koruyacağız ve insan kalacağız. Gerçek diriliş, tam da buradan başlayacak: büyük harflerle yazılmayı hak eden “GÖNÜL”den.

Yazımızı Anadolu erenlerinden Yunus’un veciz ifadesiyle bitirelim;

“Gönül Çalab’ın tahtı.. Çalap gönüle baktı.. İki cihan bedbahtı.. Kim gönül yıkar ise.”