Paylaşmanın Derin Anlamı: Kurban Bayramı

Paylaşmanın Derin Anlamı: Kurban Bayramı

@Shutterstock

Kurban, hem Allah’a yakınlaşmanın hem de toplumsal dayanışmayı pekiştirmenin bir yoludur. Kurban Bayramı ise bu ibadetin en yoğun şekilde yaşandığı, Müslümanların bir araya geldiği, yardımlaştığı ve manevi olarak yenilendiği özel bir dönemdir.

Zeynep Akpınar

Kurban kelimesi Arapça’da “yaklaşmak” anlamına gelir. Bu ibadetle, mü’minler Allah’a yaklaşmayı, teslimiyet ve bağlılıklarını gösterirler. Kurban kesen kişi, Allah’ın rızasını kazanmayı, kendisini ve ailesini manevi olarak arındırmayı hedefler. Bu yönüyle kurban ibadeti, sadece maddi bir fiil değil, derin bir niyet ve samimiyetin göstergesidir.

Bilinmelidir ki Kurban ibadetinin temeli Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in kıssasına dayanır. Allah, Hz.İbrahim’i oğlu İsmail’i kurban etmesi için sınar; ancak teslimiyet ve sadakat örneği gösteren Hz.İbrahim’in bu sınavı başarıyla geçmesi sonucu, Allah ona bir koç gönderir ve bu olay kurban ibadetinin sembolü hâline gelir. 

Paylaşmanın Önemini Hatırlatan İbadet

Kurban ibadeti aynı zamanda, Allah’a teslimiyetin, şükrün ve fedakârlığın göstergesidir. Hz. İbrahim’in Allah’a tam güveni ve teslimiyeti, mü’minler için en güzel örnektir. Bu ibadetle kişi, dünyevi bağlarından ve arzularından bir parça vazgeçerek, Allah’a olan bağlılığını pekiştirir. Bu yönüyle kurban, kişisel nefsin terbiye edilmesine de katkı sağlar. Kurban kesen kişi, sahip olduklarının aslında bir emanet olduğunu ve bu nimetleri paylaşmanın önemini yeniden hatırlar.

HAYAT | 5 Haziran 2025 Tevekkül ve Teslimiyetin Simgesi: Hz. İbrahim

Sabır, Şükür ve Teslimiyet

Kurban aynı zamanda toplumsal yardımlaşmayı ve dayanışmayı da teşvik eder. Kurban etini paylaşmak, toplumda birlik ve beraberliği güçlendirir, zengin ile fakir arasındaki uçurumu azaltır. Bundan dolayıdır ki, Kurban Bayramı, insanların birbirine daha fazla yaklaştığı, kalplerin yumuşadığı ve toplumsal sorumlulukların hatırlandığı bir zamandır. Kurbanın manevi boyutlarından biri de sabır, şükür ve teslimiyettir. Kurban keserken “Bismillah, Allahu Ekber” diyerek Allah’ın adı anılır ve bu, ibadetin ruhani derinliğini ortaya koyar. İslam’da hadislerde de bu ibadetin önemi vurgulanır; Peygamber Efendimiz (sav.) şöyle buyurur: 

“Allah’a en sevdiğiniz ibadet, kurbandır.” Kurban sadece etin kesilmesi değil, Allah’a duyulan derin bir bağlılık ve saygının da ifadesidir.‘‘ (Buhari).

Hz. Hacer’in Fedakârlığı

Unutulmaması gerekir ki, tarihte iz bırakan Hz. Hacer’in fedakârlığı ve gayreti de Kurban Bayramı’nın ruhani yönleri arasında yer alır. Hz.Hacer, zorlu çöl şartlarında küçük oğlu İsmail ile yalnız başına kalmış, Allah’a olan inancı sayesinde zemzem suyunun bulunduğu yere erişmiştir. Onun bu sabrı ve çabası, annelik sorumluluğunun ve inancın gücünün simgesi olarak Kurban Bayramı’nın manevi mesajlarını güçlendirir. Aile yapısında sabır, sevgi ve fedakârlık gibi değerler bu vesileyle bir kez daha hatırlanır.Bir anne olarak Hz.Hacer’in gücünün son demine kadar evladının yaşam mücadelesi için koşması, çabalaması (Safa ile Merve tepesinde) tüm annelere büyük bir umudun yitirilmemesine dair mesajı vardır.

Özellikle de aile içindeki sevgi, güven ve fedakârlık, Kurban ibadetinin özündeki temel mesajlardandır. İlaveten Hz İsmail’in babasına duyduğu güven ve itaat, anne babaların çocuklarına olan sevgisi ve çabası, bu ibadetin ruhani boyutunu derinleştirir. Çünkü bayramlar, ailelerin birlikte vakit geçirdiği, geçmişle bağların tazelendiği, dargınlıkların sona erdiği özel zamanlardır.

Kurban Bayramı mutluluğun paylaşıldığı anlardır…Bunlar Zilhicce ayının 10. günü başlayıp 4 gün devam eden mutluluk günleridir. Bayram boyunca Müslümanlar kurban keser, fakir ve muhtaçlara yardım eder, dua ve şükürle Allah’a yönelirler. Hac farizasını yerine getirenler Mina’da kurban keserken, hacda olmayanlar da kendi bulundukları yerlerde bu ibadeti yapar. Kurban kesmenin yanı sıra bayram namazı kılınır, aile büyükleri ziyaret edilir, bayramlaşma yapılır. Bu yönüyle bayram, hem bireysel hem de toplumsal bir ibadet dönemidir.

Kur’an-ı Kerim’de: “Allah için haccı ve umreyi tamamlayın. Eğer engellenirseniz, kolayınıza gelen kurbanı kesin. Ve Allah için namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. İşte bu, Allah’a karşı sorumluluk sahibi olmanız içindir.” (Bakara suresi, 2:196). buyurulur.

Bu ayet, kurbanın sadece bir gelenek değil, dinî bir yükümlülük ve sorumluluk olduğunu da açıkça ortaya koyar.

Çünkü bayram, sadece hayvan kesmekten ibaret değildir; manevi arınma, şükür, sabır ve fedakârlık dersleri içerir.

Bu dönem, ailelerin ve toplumun bir arada olduğu, sevgi ve merhametin güçlendiği zamandır. Kurban Bayramı vesilesiyle insan, Allah’a şükretmenin yanı sıra, ihtiyaç sahiplerine yardım ederek toplumsal sorumluluğunu da yerine getirir. Bayramlar, insanları bir araya getiren, gönülleri yumuşatan, affetmenin ve sevmeyi yeniden hatırlamanın zamanlarıdır.

Bireysel ve Toplumsal Faydalar

Bu yönüylede Kurban ibadetinin hem bireysel hem de toplumsal faydaları vardır. Birey açısından kurban, Allah’a olan bağlılığı ve teslimiyeti ifade ederken, insanın nefsini terbiye etmesine, sabır ve şükür duygularını geliştirmesine yardımcı olur. Aynı zamanda kişi, malıyla sınanarak paylaşmanın huzurunu yaşar. Toplumsal açıdan ise kurban, yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik eder. Yıl boyunca et yüzü görmeyen ihtiyaç sahiplerine ulaşmak, toplumda kardeşlik duygularını pekiştirir. Kurban etiyle yapılan paylaşımlar, toplumda sevgi ve güven ortamının güçlenmesini sağlar. Bu ibadet sayesinde insanlar arasında sınıf farkı azalır, birlik ve beraberlik duyguları canlanır.Bayramlarda bu güzel duygular yaşanır

Malumdur ki, İslam’da iki büyük bayram vardır: Bunlar Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramıdır. Her ikisi de gönülleri yıkayan, kalpleri temizleyen, insanları birbirine daha da yakınlaştıran özel günlerdir. Ramazan Bayramı, orucun sevabını ve sabrın ödülünü kutlarken; Kurban Bayramı, Allah’a teslimiyetin ve paylaşmanın simgesi olarak manevi derinliğiyle öne çıkar. Bu iki bayram, işte  Müslümanları sadece ibadetle değil, aynı zamanda sevgi, kardeşlik ve dayanışma ile buluşturur. Biliriz ki Bayramlar, kalplerin yıkanıp tazelendiği, affın, barışın ve iyiliğin çoğaldığı bir rahmet mevsimidir.Her bayram, bizlere Rabbimize yakınlaşma fırsatı sunarken, aynı zamanda insanlara da daha içten bir muhabbetle yaklaşmayı öğretir. Bu özel günler kırgınlıkların son bulduğu, ellerin birleştiği, sofraların paylaşıldığı kutsal zamanlardır. 

Bu minvalde ne güzel söylemiş Abdurrahim Karakoç, Kurban Bayramı’nın kalplerde açtığı sevinci ve arınmayı. Biz de onun mısralarıyla bitirelim ki, söz gönülde yankı bulsun:

Çifte bayram tanırız ışıktan, nurdan

Birisi Ramazan, birisi Kurban

Ya Rab, bayram eyle bayramımızı

Yıka gönülleri kirden, çamurdan.