Aile

Evlilikte Kıskançlık Ve Çözüm Yolları

Bazen kıskançlıklar evliliğe zarar verebiliyor. Peki, eşler arası kıskançlık duygusunun bir dengesi var mıdır?
Tuba Çapkın
01 Aralık 2021
Evlilikte Kıskançlık Ve Çözüm Yolları @Shutterstock

Çiftler birbirlerine “Kıskanç mısın?” sorusunu mutlaka sormuşlardır. Bir taraf “Sevdiğimi kıskanırım” yanıtı verdiğinde karşı tarafta hafiften bir tedirginlik oluşabilir. Aynı soruya “Hayır, hiç kıskanç değilim” cevabı gelse dahi aynı tedirginlik söz konusu olacaktır. Yazımda eşler arası kıskançlık konusunu ele alarak size çözüm yolları sunacağım.

DOZUNDA KISKANMAK?

Birde dozunda kıskanmak diye bir tabir var. Hastalık derecesinde olmayan, seveni de sevileni de yormayacağı ümit edilen, dozunda kıskanma. Gözden kaçırdığımız nokta şu: Söz konusu duygular olduğunda dozdan veya reçeteden bahsetmek çok güç. Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için “kıskançlık” kelimesinin ne ifade ettiğine bakalım.

HER DUYGUNUN HAKLI BİR SEBEBİ VAR

Bir şeyi veya birini kıskanmak insanın en temel duygularından biridir. Tıpkı öfke, korku, utanç veya sevgi, güven ve mutluluk gibi. Örnek olarak verdiğim diğer negatif duygularda da olduğu gibi eşler arası kıskançlık da aile içinde çoğunlukla tolere edilmeyen, olmaması gereken, hissedilmesi yanlış olan bir duygu olarak öğretiliyor. Oysa her duygunun haklı bir sebebi vardır ve yaşanması gerekir.

Eşler Arası KISKANÇLIK TEK BAŞINA GELMEZ

Buna engel olmak veya yok saymak, o duyguyu içten içe besler ve daha büyük bir hâle getirir. Yani öfkelenmek, korkmak, utanmak ve kıskanmak da yaşanası duygulardır. Sonradan gelen kardeş kıskanılır, ona alınan kıyafet kıskanılır, arkadaşının birden başka bir arkadaş bulup onunla oynaması kıskanılır. Bu duyguları her birimiz yaşadık. Ama pek azımız dile getirmeyi başardı. “Yasak” olan bir duyguyu, içimizde hissettiğimizi söyleyemedik. Böyle hissediyorsak, suçlu hissettik aynı zamanda.

Yetişkinler olarak, özellikle eşler arasında bunun bir duygu olduğunu ve zaman zaman hissedilmesinde bir mahsur olmadığını idrak ediyoruz belki. Fakat mühim olan tam da hissedildiğinde bunun farkında olup paylaşmak. Kıskançlık çoğu zaman tek başına gelmeyen bir duygudur. Bazen kaybetme korkusunu beraberinde getirir, bazen güvensizlik duygusunu, bazen yetersizlik hissini, öfke, utanç veya üzüntü hissettirir. Kıskançlık bu duygulardan en az birini beraberinde getirecektir.

Gelin buna birkaç örnek verelim:

  • Kişi eşini onun iş arkadaşından kıskanabilir, iş için de olsa gelen bir telefon, kıskançlık duygusu, kaybetme korkusu ve hatta öfke ile birlikte kendini hissettirebilir.
  • Eşinin bir restoranda garson ile konuşma şekli, tam da onun yanında böyle davrandığı için, kıskançlıkla beraber utanç duygusunu beraberinde getirebilir.
  • Eşi her iki günde bir annesi ile telefonlaştığı için, kişide kıskançlık duyusu, yetersizlik hissi ile beraberinde kendini hissettirebilir.

Birbirinden olabildiğince farklı olan bu örneklerin ortak yanı, her birinde bir üçüncü kişi olması. Yalnız eşin iş arkadaşına, annesine veya garsona duyulan öfke bizi çözüme götürmeyecektir. Bizi çözüme götürecek olan kendimize sorduğumuz şu iki sorudur:

  • Şu an hissettiğim duygu/duygular neler?
  • Eşimin hangi davranışı bana bunu hissettirdi?

ÇÖZÜM ODAKLI DAVRANIN

Üçüncü şahsın davranışı etki alanınızın dışındadır. Bu sebeple size karşı sorumluluğu olan kişi yani eşinizin davranışına odaklanmak daha çözüm odaklı olacaktır. Bu iki soruya da kendi içimizde dürüstçe aradığımız ve bulduğumuz cevaplar, duygunun farkına varmak ve tekrarlanma ihtimalini azaltmak için birer yol göstericidir. Bir sonraki adım olarak hissedilen duygu eş ile paylaşılmalı ve eğer ikinci sorunun bir cevabı varsa, yanı eşin belli bir davranışı bu duyguları tetikliyorsa, bu kendisine izah edilmeli.

Eşinize Saygı Gösterin

Burada önemli unsurlardan bir diğeri şüphesiz, duygularını ve onu tetikleyen unsurları dile getiren eşe gösterilmesi gereken saygıdır. “Saçmalıyorsun, kendine güven, abartıyorsun…” gibi ifadeler kullanmak eşin bir daha kolay kolay kendini izah etmesine engel olacağı gibi, yaşadığı his ve duygular ile de yalnız bırakılmış olmak, bütün bunların üstüne değersizlik hissini katacaktır.

Belki ortada gerçekten kıskanmayı gerektirecek bir durum yoktur. Siz yine de kendinize şu soruları sorun:

  • Eşimin böyle hissetmesini istiyor muyum?
  • Ona aksini hissettirmek için neler yapabilirim?

Freud’un şu sözü ile yazımı sonlandırmak istiyorum:

“Bir insanın sana neler yaptığını unutabilirsin, ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın.”

Değerli okuyucu, iyi hissettir, iyi hatıraların olsun!

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş