Farz Namazlardan Sonra Tesbihat

Farz Namazlardan Sonra Tesbihat

Namazlardan sonra yapılan tesbihat ve dualar namazın kendinden olmasa da makbul ve muteber ibadetler arasında yer alır. Hz. Peygamber (sav)’in birçok konuda olduğu gibi tesbihat konusunda da Müslümanlara çok önemli tavsiyeleri olmuştur. Bunların en başında namazlardan sonra yapılan tesbihatlar gelmektedir. Kendisi de bizzat namazlardan sonra üç kere istiğfarda bulunmuş ve her namazın akabinde şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allahumme entes selamu ve min kes selame tebarekte yazel celali vel ikram.” (“Allah’ım, selâm sensin; selâmet de ancak sendendir. Mübareksin. Ey Celal ve İkram sahibi!”)

Bir hadislerinde Hz. Peygamber (sav) “Kim, her namazdan sonra otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa da Allahü ekber der, sonra da yüze tamamlamak için;’’ la ilahe illallahu vahdehu la şeriyke leh, lehul mülkü ve lehul hamdu ve hüve ala külli şeyin kadir.” (“Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter.”) derse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir.” buyurmuştur. Yine bir başka hadisinde de namazlardan sonra otuz üç kez bu tesbihatı yapanın derecesine kimsenin ulaşamayacağı belirtilmiştir. 

Tesbihatı Müezzin Eşliğinde Yapmanın Hükmü Nedir?

Asr-ı saadet döneminde bizatihi Peygamberimizin görevlendirmesiyle Mescid-i Nebevi’nin müezzinleri olarak bilinen sahabeler vardı. Bilâl-i Habeşî, Abdullah b. Ümmi Mektûm, ve Ebû Mahzûre (Semüre b. Mi‘yer) bunlardan bazılarıdır.

Hz. Peygamber (sav) tarafından görevlendirilen bu müezzinler namaz vaktinin girdiğini ilan etmek için ezan okur ve farz namazlardan önce kamet getirilerdi. Bu müezzinlerin ezan ve kamet okumak dışında namazlardan sonra tesbihatı yönettiklerine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak zaman içerisinde bilmeyenlere tesbihatı kolaylaştırmak ve onlara güzel rehberlik yapmak, hatta ihmal edilmemesini sağlamak için bazı ülke ve bölgelerde müezzinlerin rehberliğinde topluca tesbihat ve dua yapma uygulaması yaygınlaşarak yerleşik bir gelenek hâlini almış ve günümüze kadar uygulanmıştır. Temel amacı Peygamberimizin işaret ettiği tesbihatı yapmak ve topluca Allah’ı anmaktır. Bu nedenle uygulamanın dinen bir sakıncası olmadığı gibi yaşatılması gereken güzel bir ibadet olduğu söylenebilir.