YAZARLAR
Suç Mudur Üzen, Ceza Mı?

İnsanoğlunun tarih boyunca mücadele etmek zorunda kaldığı konulardan biri de şüphesiz ırkçılık, “kendi gibi olmayan” diğerine karşı olan haksızlıklar. Bu konular sadece bireysel değil toplumsal ve hatta devlet bazında dahi tarih sahnesinde tanıklık ettiğimiz konular. Günümüzde ise bu sorun devam etmekle birlikte herhangi bir ırkçı saikli saldırı, itham olayı kadar hatta daha fazla şekilde bu olaylar karşısında takınılan tavırlar bizleri üzüyor veya umutlandırıyor.
Son günlerde bu alanda üç gelişme dikkatimi çekti. İlki Almanya’da1991 yılında sanık Peter S.’nin, yabancı düşmanlığı güdüsüyle Saarland’daki bir sığınmacı yurdunu benzin dökerek ateşe verdiği olaydı. Olayda binadaki 21 kişiden biri hayatını kaybederken, diğerleri binadan kaçmayı başarmıştı. Ancak bazıları, pencereden atlayarak kurtulmaya çalıştıkları için ağır yaralandı. Bu kundaklama saldırısına ilişkin karar yaklaşık 30 yıl sonra kesinleşti. Almanya Federal Yüksek Mahkemesi (BGH), olay sırasında 20 yaşında olan sanığı, altı yıl on ay hapis cezasına çarptırdı. Peki bu sürede en çok merak ettiğim hususlardan biri sanığa ne olduğu idi. Sanık uzun süre kundaklama olayının şüphelilerinden biri olarak değerlendirilmiş ancak delil yetersizliğinden ötürü hiç gözaltına alınmamış. Yani hayatına devam etmiş. Federal savcılık, hiçbir şüphelinin resmen suçlanmadan kapatılan soruşturmayı iki sene önce devralarak, soruşturmayı yeni bulgular üzerine tekrar açmış ve ırkçı saikler bulunduğuna ilişkin “güçlü bir kanıt”la dava devam etti. Bu arada Saarland polisi de 30 yıl önce işlenen suçla ilgili olarak zamanında yeterli çalışmanın yapılmamış olmasından ötürü özür diledi. Nitekim emniyetin eksikliklerinden ötürü soruşturma durdurulmuş idi. Geç gelen adalet, adalet değildir denir ancak yine de bu korkunç saldırının, yapanın yanına kâr kalmaması güzel bir gelişme.
24 Mart 2024’te Solingen’de bir binayı kundaklayarak Bulgaristan Türkü 4 kişiyi öldüren, 3 soydaşımızın da ağır yaralanmasına neden olan Alman sanık Daniel Szalla’nın yargılanmasına başlandı. Giden canlar geri gelmez ama umarız ki bu süreçten emsal niteliğinde bir karar çıkar.
Göçmenlere Hakaret Cezasız Kalmadı
Fransa’da ise göçmen ve İslam karşıtlığıyla bilinen siyasetçi Eric Zemmour C-News kanalındaki bir programda 2020 yılında televizyon kanalında refakatsiz göçmen çocukları “hırsızlar”, “katiller” ve “tecavüzcüler” olarak tanımlandırmış nefret söylemi nedeniyle 10 bin Euro ile cezalandırılmıştı. Zemmour daha önce de iki kez nefret söylemi nedeniyle ceza almıştı. C-News kanalı da Fransa radyo televizyon denetleme kurumu tarafından 200 bin Euro cezaya çarptırılmıştı. Kanal itirazını ifade özgürlüğünü güvence altına alan 10. Maddesini ileri sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne taşımış. AİHM bizlere söyleyecek pek bişi bırakmadı, 23 Ocak Perşembe günü CNews’in başvurusunun “açıkça dayanaktan yoksun” olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna hükmetti. Kanal 200 bin Euro’yu ödeyecek.
Bu suçların herbiri aynı nefretin izlerini taşıyor ancak cezasız kalmamaları bir nebze olsun yürekleri ferahlatıyor. Burada Almanya ve Fransa’daki ırkçı saikli suçlara değindik ancak Müslüman toplumlarda da maalesef aynı sorunlar giderek artıyor. İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırarak yaşananlardan ders alabilmek duasıyla.