YAZARLAR
Bugünün Ebeveyni Olmak

Günümüzde, herkesin artık ezberleyip diline pelesenk ettiği bir söz var: “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.” Bu söze göre, hayat bütün boyutlarıyla sürekli değişmektedir. Birde, zaman aşımına uğramayan temel değerler var. Adalet, dürüstlük, insan onuruna saygı gibi. Her değerin birey tarafından, günlük hayata somut tutum ve davranışlar hâlinde yansıtılması, birçok iş ve işlemi içeren bir süreç sonunda gerçekleşebilmekte ve değişimin hızlanmasıyla daha da zorlaşmıştır. Dünkü hayatı tanımaya dönük bilgi ve beceriler, bugünkünü anlamaya yetmeyebiliyor. Hâliyle, bugünün bireyi, günlük hayatta üstlenmiş olduğu birçok farklı roller gibi ebeveynliği de, günümüz şartları, imkânları ve ihtiyaçları doğrultusunda yeniden tanımlamak, tanımak ve doğru uygulamak zorundadır. Yoksa, üstlendiği rolü, Kur’an’ın talep ettiği üzere bilgiyle ve bilinçle yapamaz (İsra suresi,17:36).
Kaldı ki, ebeveynlik sıradan bir görev değildir; sağlam bilgi ve derin düşünceye dayalı olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Üstelik, bugünkü ebeveynlik, dünküyle kıyaslanmayacak kadar zorlaşmıştır. Dünkü bilgi ve becerilerle yetinerek bugünün iyi/hayırlı ebeveyni olmak mümkün gözükmemektedir. Çünkü o bilgi ve becerilerin bir kısmı dün de doğru değildi; belki o günün şartlarındaki olumsuz sonuçları bugüne nispetle daha azdı. Bir kısmı, dün için doğruydu; ama bugünün ortamında iş görmüyor. Diğer bir kısmı, dün de bugün de doğru; ama bazı yönleriyle güncellenmeleri gerekiyor vs. Bugünkü ebeveynliğin, dün olmayan şeni şartları da cabası. Dün kendilerine danışılan yaşlı kuşağın yerini bugün büyük ölçüde bir “uzman piyasası”nın almış olması boşuna değildir.
Anne-baba olarak bu gerçek karşısında kendimizi iyi yönetmek zorundayız. Mesela, artık çocuklarımıza olur olmaz tavsiyelerde bulunmaya, uluorta nasihat nutukları atmaya kalkışmayalım. Kendimizi dinletebilmeye çalışırken her söylediğimizde haklı çıkmayı beklemeyelim. Yaşlıyız diye, çocuklarımızdan mutlaka daha iyi bileceğimizi düşünmeyelim. Fikrimizi, sorgulayarak değerlendirmeleri için paylaşalım; onlara dayatmayalım. Onlardan da öğrenmemiz gereken şeylerin olacağını unutmayalım. Talimatlar yağdırmak yerine, onlarla bilgi alışverişinde bulunarak gerçekleri birlikte yakalamaya çalışalım. Haklı görülmediğimizde, durumu ve çocuklarımızı anlamaya ve gerçeği birlikte yeniden keşfetmeye koyulalım. Bu bağlamda, öncelikle haddini bilmede onlara örnek olmaya, işleri kolaylaştırıcı rehberlik yapmaya çalışalım. Öbür türlü, “huysuz yaşlı” olur çıkarız; “kendimizi ve onları, ateşten koruma” sorumluluğumuzu yerine getiremeyiz (Tahrim suresi, 66:6).