YAZARLAR
Barış ve Huzur Ortamı İnsan Onurunu Yüceltir

İnsanlık bir kez daha adalet, merhamet ve vicdan testinden geçiyor. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, Keşmir’de, Pakistan’da sivil halkın yaşadığı acılar derinleşirken, Ukrayna’da savaş yorgunu insanlar bir nebze umutla barış masasına bakarken, biz Müslümanlar olarak bu acıların ve sorunların hiçbirine kayıtsız kalamayız.
Geçtiğimiz haftalarda Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan çatışmalar, sadece iki ülkeyi değil, tüm insanlığı tehdit eden bir potansiyele sahiptir. Bölgede uzun süredir huzurluğa yol açan Keşmir meselesi, artık askerî yöntemlerle değil, barışçıl ve kalıcı çözümlerle ele alınmalıdır. Hele ki su gibi insanlığın ortak mirası olan doğal kaynakların çatışma nedeni ve bir ülkeye tehdit aracı olarak görülmesi kabul edilemez. Su meselesi uzak doğuda sadece Hindistan ve Pakistan’a da has bir durum değildir, bu nedenle burada atılacak adımların tüm coğrafyaya etkisi olacaktır. Hindistan-Pakistan arasındaki gerilimin daha büyük bir savaşa dönüşmeden anlaşmaların sağlanması herkesin yüreğine su serpmiştir. Bölgede ve tüm dünya üzerinde suyun insanlara yönelik bir tehdit değil, barışın vesilesi olması için çağrımızı yineliyoruz.
Öte yandan, Gazze’de yaşanan insanlık trajedisi hepimizin gözleri önünde cereyan etmektedir. Halk, açlıkla, bombardımanlarla ve toplu cezalandırma politikalarıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Gazze’de bir yandan halk açlıktan ölüme terkedilirken, Gazze ve Filistin halkına yönelik çifte standartlar da derinleşerek devam ediyor. Zira bir yandan bölgedeki insani krize dikkat çeken bazı liderler, diğer yandan İsrail’e koşulsuz siyasi, ekonomik ve askeri desteğini sürdürüyor. Bu ikircikli tavır, açıklamalardaki samimiyet ve adaleti sorgulatmaktadır.
Bu arada Gazze konusundaki duyarlılığından dolayı Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 14. Leo’ya özellikle teşekkür ediyorum. Papa’nın seçilmesinin ardından yaptığı ilk pazar duasında Gazze’de derhal ateşkes yapılması çağrısı ve insani yardımın sağlanması yönündeki açıklamaları, insanlığın vicdanını yansıtan bir ses olarak tarihe geçmiştir.
Suriye’de Ümit Verici Adımlar
Yıllardır devam eden savaşın yıkıcı sonuçlarıyla mücadele eden Suriye halkı, sadece çatışmaların değil, aynı zamanda ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere uluslararası çapta yürütülen ambargoların da ağır yükünü taşımaktaydı. Son günlerde Suriye’ye uygulanan ambargoların kaldırılması yönünde atılan adımlar, umut verici bir gelişme olmuştur. Ambargonun gıda, ilaç ve temel yaşam malzemelerini kapsayan bölümlerinin esnetilmesi; açlık, yoksulluk ve salgın hastalıklarla boğuşan halk için bir nefes alma imkânı sunmaktadır. Ulaşımdan altyapıya değin Suriye’ye yeniden canlılık kazandıracak bu adımların kalıcı çözümlerle desteklenmesi gerekmektedir. Ambargolar, sivil halkları cezalandıran değil, barışı teşvik eden bir dış politika anlayışı ile yeniden ele alınmalıdır. Bizler de IGMG olarak geçmişte olduğu gibi bugün de Suriye ve Suriye halkı için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Aynı şekilde Ukrayna’daki savaşa dair barış görüşmelerinden de umutluyuz. Dua ediyoruz ki, bu süreç de gerçek, adil ve kalıcı bir barışla sonuçlansın. Zira yeryüzünün neresinde ne boyutta olursa olsun savaşlar insan onurunu zedeler, barış ise insan onurunu yüceltir.
Şûramız Hayırlara Vesile Olsun
Bu duyarlılıkların ve çağrıların daha etkili olabilmesi için, bizim de saflarımızı sıklaştırmamız gerekiyor. Hollanda’da gerçekleştirdiğimiz IGMG Şûrası bu anlamda tarihî bir adım olmuştur. Teşkilatımızın ortak vizyonu, ilkeleri ve hedefleri bir kez daha masaya yatırılmış, istişare geleneğimizin gücüyle geleceğe dair sağlam bir zemin oluşturulmuştur. Bundan böyle söylem ve eylemlerimiz daha derli toplu, daha kararlı ve daha anlaşılır olacaktır.
Şûramızda belirlediğimiz temel metinlerle, Amerika’dan Japonya’ya kadar uzanan teşkilat yapımızda ortak bir duruş sergileyeceğiz. Siyasal katılım, antisemitizm, aşırılık gibi alanlarda hakkımızda yapılan haksız ithamlara karşı söylemimizi netleştirecek, İslam’ı barışın, adaletin ve insanlığın dini olarak en doğru biçimde temsil etmeye devam edeceğiz.
Zaman, susma zamanı değildir, zaman her alanda hakkı tavsiye etme, haksızlıklara dur deme zamanıdır. Çünkü biz biliyoruz ki “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır.”