Sevgili ve çok saygılı entegrasyonist, demokratik “çoğulculukçulu” dostlarımızın her gün bize attığı tokatlardan bıktım demiyorum. Demokrasi ve özgürlük öğretmenliklerine de hiçbir şey demiyorum.

Bu şürekâ, oturup oturup bizi çekiştiriyor. Efendim neymiş bir türlü kafamızı Türkiye’den kurtaramıyor muşuz da Almanya’ya (Fransa’ya, Hollanda’ya, Avusturya’ya …) Türkiye kadar önem vermiyor muşuz da, entegre olamamışız da, öncü kültürü kabul etmiyor muşuz da, fazla dinciymişiz de, yani onların istediği gibi bir din anlayışına sahip değilmişiz de falan filan.

Seçimleri artık yazmaya gerek yok. Hepimiz de koparılan fırtınayı gördük. Bu şürekânın sağcısından solcusuna, hatta İslamcısından en sağ ve en solcusuna kadar hepsi bizi tek bir siyasal odağa yönlendirmek isterken çok aşırı bir demokrasi dersi verdiler. Bizden demokratlığımızı ispatlamamızı isterken, Almanya’yı çok sevdiğimizi ve hatta Almanya’nın o çooook meşhur “demokratik, özgürlükçü temel düzenini” kabullendiğimizin belgesi olarak kendilerinin bize dikte ettiği siyasal eğilimi kabullenme mecburiyeti getirdiler. O yüzden bu masalları bir tarafa bırakıyorum.

Masalın ikinci tarafı “nasıl oluyor da Türkiye’yi unutamıyor ve Almanya’yı unutabiliyoruz?” sorusu. Bu soruda sırıtan o kadar yalan var ki, hangi birini anlatayım. Yahu biz vatan olarak burayı seçmişiz, aşımızın, işimizin, derdimizin, hüznümüzün, zevkimizin, muhabbetimizin yurdu yapmışız, buna rağmen hâlâ “sen Almanya’da mısın?” diye soruyor.

Bu sorunun asıl amacı, bizi her şeyimizle aşağılayarak bize bir şeyler dayatmaktan başka bir şey değil.

Elbette ki, Türkiye ile ilgimiz, ilgilenmemiz devam edecek; hatta siyasetiyle, ekonomisiyle, kültürüyle eğlencesiyle, acılarıyla ilgileneceğiz. Bunun karşılığı ise kesinlikle “Almanya bizi ilgilendirmez” değildir.

Tam ve tam olarak aksine. Biz öylesine büyüğüz ki, hem Almanya ve hem de Türkiye bizim için aynı değerdedir. Bunu elimizden alamazsınız. Bizi Türkiye’den koparak Almanya’ya bağlayacaklarını iddia edenler, aslında bizi aynı zamanda Almanya’dan da koparmak istiyorlar. Bu koparmanın ilk adımı, bize yükledikleri entegre olamamış, aşırıcı, çok gelenekçi, Türkiye ile bağları güçlü gibi ifadelerle bizi önce aşağılayarak, bu aşağılık hâlimizi kabullendirmektir. Sonrası kolay. Öncü kültür var ya, işte o öncü kültür adı altında, din anlayışımız da, hayat anlayışımız da artık onların yönlendirmesine göre şekillenecektir.

Iıııı??. Olmaaaz! Türkiye’ bizi ilgilendiriyor: Almanya da. Yeter ki, çekilin aramızdan.