Üçü çocuk, beş masum canın gözü dönmüş ırkçılar tarafından öldürüldüğü Almanya’nın Solingen kentinde yaşanan facianın 29 Mayıs’ta 30. yıl dönümünü idrak ettik. O dönemde Alman medyası faciayı “Aptal çocuk şakası” (Dummer-Jungen-Streich) olarak haberleştirirken, dönemin Cumhurbaşkanı Kohl, ne Solingen’e, ne de Möln’e dayanışma için bile gelmedi. Hükûmet sözcüsü ise “Taziye turizmi oluşturmaktan kaçındıkları için” gelmediğini belirtmişti.
Gündem “Solingen Saldırısından Bu Yana Avrupa’da Irkçılık Arttı”
Aradan 30 yıl geçti, Almanya’da Solingen’in ardından Halle ve Hanau saldırısına, NSU cinayetlerine vb. tanıklık ettik.
Son günlerde yapılan anketler ise ırkçılığıyla bilinen- aşırı sağcı Almanya için Alternatif partisi (AfD)’nin oy oranlarını artırarak ikinci parti konumuna yükseldiğini, oylarını ülkenin en büyük partilerinden olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile aynı seviyeye çıkardığını gösteriyor.
Belçika’da ise bir kamu kurumunun yayınladığı “2022 Ayrımcılık Raporu”na göre, 7 binin üzerinde ayrımcılık vakası kayıtlara geçerken bunlardan büyük çoğunluğu ırkçılığa dayalı. Yani Belçika’da da ırkçılığın yükseldiği resmî verilerle ortaya kondu. Belçika makamları bunların yalnızca yüzde 25’i hakkında soruşturma başlattı. Belçika’da da ayrımcılık söylemleri, N-VA ile Vlaams Belang gibi oluşumlarla siyasette de karşılık buluyor.
Avusturya’da ise “2022 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu”nda 2021’de Müslümanları hedef alan 1061 saldırının yaşandığı hatırlatılarak, 2022’de bu sayının 1324’e yükseldiğini kayıt altına aldı.
Solingen’in 30. yılını geride bıraktığımız bu günlerde bu veriler endişelerimizi daha da artırıyor. Zira Solingen, ırkçı zihniyetin ne kadar acımasız olabileceğini bu söylemlerin ne gibi felaketlere yol açabileceğini hatırlamak adına önemli bir ders olmalıdır. Bu bağlamda Solingen’deki törenlere bizzat katılarak ırkçılıkla ve aşırı sağla mücadeleye dikkat çeken Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve diğer yetkililere de teşekkür ederim.
Fransa’nın Çin Kararı
Doğu Türkistan halkının dramı sürerken uluslararası bağlamda atılan adımlar çok büyük önem taşıyor. Son olarak Fransa Senatosu, Doğu Türkistanlıların zorla çalıştırılmasından kaynaklı ürünlerin ithalatını yasaklamayı amaçlayan önergeyi kabul etti. Önergede, Çin’in Uygurlara yönelik sistematik şiddet politikalarının “soykırım” niteliği taşıdığı değerlendirmesine de yer verildi. Önergenin bağlayıcılığı bulunmasa da mazlumların sesine kulak verildiğini göstermesi bakımından anlamlı.
Şimdi Kurban Zamanı
Birleşmiş Milletler Açlık Raporu’nu yayınladı. Rapora göre “Açlık oranının en yüksek olduğu yerler Müslüman ülkeler”. Raporda açlığın boyutunun her zamankinden daha vehim olduğuna vurguda bulunuluyor. Böyle bir raporun açıklandığı bir dönemde kurban ibadetimizin önemini bir kez daha idrak ediyoruz. Gücümüzün yettiği oranda kurbanlarımızı geciktirmeden verelim, dünyanın bir köşesinde bizleri bekleyen mazlumlara kurbanlarımızla birlikte onlar için hayır dualarımızı da gönderdiğimizi, hayır dualarını aldığımızı unutmayalım.
