YAZARLAR
Ahlak Aktarılır mı Edinilir mi?

Fıtratın gereği anlam arayışını geliştirerek sürdüren insan, ahlakla buluşur. Tersi de söylenebilir: Fıtratı koruyarak geliştirmek ve dolayısıyla insanlaşma yolunda ilerleme, kişinin ahlak edinmesiyle mümkün. Dolayısıyla, ahlaklı olmak, insan için bir var olma meselesidir. Dünya ve ukba hayatının güzelliği, ahlakî yetkinliğe sahip olmaya bağlı. Bu bütünlüklü varoluş nedeniyle insandaki ahlâkî bozulma bütün bir sistemi bozmaktadır. İnsan-insan, insan-âlem ve insan-Allah ilişkisi tahrip olmaktadır. Ahlâkın kökleşip yaygınlaşmadığı bir toplumun birlikte huzur ve refah içinde yaşaması pek mümkün gözükmüyor. Her bir ilişki ve iletişimin sıhhati, ahlâkın inşası ve diriliği ile kaim olabilmektedir. Bu çerçevede hukuk da ahlâkî bir temele dayanmalı; yani, yasal olan aynı zamanda ahlâkî olabilmelidir. Çünkü ‘helal’ ile ‘yasal’ olanın çelişmesi ahlakî bir ikileme yol açar.
İyi de, insanın ahlakî kişilik geliştirmesi nasıl mümkün olacak? Bu çok yönlü bir mesele. Ancak temelde, etkili bir eğitim ve sıkı bir hukuk sistemi şart. Elbette, öncelik eğitimde. Özellikle ailenin, bu sorumluluğun üstesinden hakkıyla gelmesi için önemler almak gerekiyor. Aile, vazgeçilmez bir eğitim kurumu. Her kişi, hayatının en kritik dönemlerini, yani ilk üç yılı, ilk altı yılı) neredeyse tamamen ailenin etkisinde geçiriyor. Kişinin ilk altı yılında olumlu veya olumsuz kazandıkları, hayatının geri kalanını belirleyici rol oynuyor. Okullar, ailenin eksiklerini tamamlamak, yanlışlarını düzeltmek ve kendi ekleyeceklerini eklemekle yükümlü. Ahlak eğitimi konusunda bugün ailelerimizin ve okullarımızın kendilerinden bekleneni hakkıyla yerine getirebildiklerini söyleyemiyoruz.
Ahlak eğitiminin niteliği, nasıl yapılacağı meselesi çok önemli. Zira her ahlak eğitimi, kişinin ahlak edinmesine yol açmaz; aksine, onun ahlak edinmesinin önünü kesebilir de. Bu yüzden, “Nasıl bir ahlak eğitimi?” sorusunu sorup bilimsel cevabını teorik ve pratik düzlemde üretmek mecburiyetindeyiz. Henüz, bu konuda gerekeni başaracak durumda olmadığımızı söyleyebilirim.
Şunu hemen belirtelim ki, ahlak aktarılacak bir şey değil; edinilebilecek bir şeydir. Birey, bizzat emek sarf ederek, alın terini silerek ahlak elde edinebilir. Kimse, bir başkasının cebine ahlak koyamaz. Bu yüzden ahlak eğitimi, bireyin bizzat ahlak edinme çabasına kılavuzluk etme süreci olmak durumundadır. Ahlakî değerleri aktarmak için sürekli telkinde bulunanlar, bıktırıcı talimatlar yağdıranlar, amaçlananın tam tersi sonuçlar üretebilmektedirler. Kılavuzluk yapmak, bilimsel bilgi ve beceri ister.